Page 12 - Hadis Metinleri 6. Ünite
P. 12

SOSYAL İLİŞKİLERLE İLGİLİ
                 HADİSLER




          يفاك نينْثلا ماع َ ط “: مَّلسو ِهيَلع  ّّّٰٰٰ للا ىَّلص  ّّّٰٰٰ للا  ُ لوسر  َ لاق  َ لاَق هنع  ّّّٰٰٰ للا ي ِ ضر ةريره يِبأ نع 2
                                                                              ُ ْ َ ُ
                                             َ ُ
                                                                                             َ
                 ِ َ
                                                                                                         ْ َ
                                                                                                  ُ
                                                       َ
                                                                 ُ َ
                         ُ َ
                                                                                           َ َ ْ َ
                                   َ َ َ ْ
                                                                                       َ
                  ْ
                                                                       ”. ِةعبرلا يفاك ِةَثلاثلا ماع َ طو ِةَثلاثلا
                                                                                                             َّ
                                                                                             َّ
                                                                                                 ُ َ
                                                                            َ َ
                Ebû Hureyre’den (r.a) rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v)  şöyle buyurdu: “İki kişinin yiyeceği
          üç kişiye, üç kişinin yiyeceği de dört kişiye yeter.” 33
           ُ لوُقي مَّلسو ِهيَلع  ّّّٰٰٰ للا ىَّلص ِ ّّّٰٰٰ للا  َ لوسر تعِمس  َ لاَق هنع  ّّّٰٰٰ للا ي ِ ضر بِرَك يِدعم نب مادْقِم نع 3
                                                                                               ِ
               َ َ َ َ ْ   َ ُ       َ         ُ َ  ُ ْ َ        ُ ْ َ ُ  َ   َ َ          ْ َ  ْ ِ  َ   ْ َ
                                                       ُ
          ثُلثَف َةَلاحم  َ ل  َ ناَك  ْ نِإَف هبْلص نمِقي ت َ لاُكأ مدآ نبا  ِ بسحِب ن ْ طب نِم ار َ ش ءاعِو يِمدآ َ َ لم ام “:
           ٌ ُ
                                                         َ َ ِ
                                                                           ٍ
                                                                                         ً َ
                                        ُ َ ْ ُ ٌ
                                    ُ
                                                                                                  َ
                                                                                                        َ َ
                    َ َ
                                                                              َ ْ
                                                                     ْ َ
                                                               ْ
                                                                                               ٌّ
                                                                                     ًّ
                                     َ
                                                                        ”.ِه ِ سَفنِل ثُلُثو ِهِبار َ شِل ثُلُثو ِهِماع َ طِل
                                                                                                  ٌ
                                                                               َ ٌ
                                                                                                      َ
                                                                                       َ
                                                                                                           َ
                                                                                            َ
                Mikdâm b. Ma’dîkerib diyor ki:  Ben, Rasûlullah’ı (s.a.v) “Hiçbir insan, midesinden daha kötü bir
          kap doldurmamıştır. Oysa ademoğluna kendini ayakta tutacak birkaç lokma yeter. Şayet mutlaka çok yi-
          yecekse midesinin üçte birini yemeğine, üçte birini içeceğine, üçte birini de nefesine ayırmalıdır.”  diye
                                                                                                         34
          buyururken işittim.
                Açıklama
                İsraf; savurganlık, sınırı aşma, aşırılığa kaçma, gereksiz
          tüketim ve dengesiz harcama demektir. İsraftan kaçınmanın
          maddi-manevi pek çok faydası ve hikmeti vardır. Genelde
          yüce Yaratıcı’nın taksim ettiği rızkın, özelde ise milli gelirin
          bütün kesimlere adil olarak dağılımı, piyasanın oturması ve
          fiyatların istikrar bulması ilk akla gelenler arasındadır. Çün-
          kü israf; tüketimi körükleyen, arz-talep dengesini bozan ve
          fiyatların yükselmesine yol açan bir aşırılıktır.
                Bu itibarla, yeme içme ve giyim kuşam konusunda is-
          raftan  kaçınılarak  ihtiyaç  fazlası  beslenmekten  ve  gereksiz     BİLGİ KUTUSU
          kılık kıyafet edinmekten uzak durulması, imkânların muhtaç-          Zeytinyağı,  hurma,  bal,  süt,
          larla  paylaşılması  ve  kullanılabilecek  giysilerin  dağıtılması   et,  tirit  ve  kabak  yemeği  Hz.  Pey-
          gerekir.                                                       gamber’in (s.a.v) sevdiği yiyecekler
                Peygamberimizin (s.a.v) “Bir nehir kenarında da olsan    arasında  idi.  (Buhârî,  Et’ıme,  32)
          abdestte yine israf söz konusudur.”   şeklindeki uyarısı, im-  Bununla beraber Peygamber Efen-
                                            35
          kân ve nimetleri gereği gibi kullanma konusunda titizlik ve    dimiz’in  (s.a.v)  yemek  konusunda
          disiplin kazandırmaya yöneliktir.                              ayırım yapmadığı ve mevcut olanla
                                                                         karnını  doyurduğu  kesindir.
                İkinci hadisin başka bir tariki şöyledir: “Bir kişinin yi-
          yeceği iki kişiye, iki kişinin yiyeceği dört kişiye, dört kişinin
          yiyeceği ise sekiz kişiye yeter.” 36





          33 Buhârî, Et’ıme, 11; Müslim, Eşribe, 178; Tirmizî, Et’ıme, 21.
          34 Tirmizî, Zühd, 47; İbni Mâce, Et’ıme, 50.
          35 İbn Mâce, Tahâret, 48; Ahmed b. Hanbel, II, 221.
          36 Müslim, Eşribe, 179-181; Tirmizî, Et’ıme, 21; İbn Mâce, Et’ıme, 2.

                                                           114
   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17