Page 7 - İslam Tarihi 6. Ünite
P. 7
6. Ünite
6. Ünite
4. Türklerin İslam Dünyasındaki Faaliyetleri
Türklerin büyük gruplar hâlinde Müslüman oldukları bir dönemde Selçuklular liderliğinde İslam dünya-
sına hâkim olan Oğuzlar, İslam tarihinde yeni bir dönemi başlattılar. Türkler bir taraftan Abbasi Halifeliği’ni
iç ve dış güçlere karşı savunurken diğer taraftan Haçlı Seferlerine karşı koydular. Batı Anadolu’nun kuzeyin-
de bir Türkmen beyliği olarak ortaya çıkan Osmanlılar da İslam coğrafyasının birliğini sağlayarak bu birliğin
devamı için çalışmıştır. Nitekim hem Selçuklu hem de Os-
manlılar İslam medeniyetinin gelişmesi ve yerleşmesine
önemli katkılarda bulunmuşlardır.
4.1. Selçuklular ve Abbasi Halifeliğinin Korunması HÂŞİYE
Selçuklular tarih sahnesine çıktıklarında Sünni İslam
dünyasının liderliğini Abbasi halifeliği temsil ediyordu.
10. yüzyılın ortalarına doğru siyasi gücünü gittikçe kay- İslam tarihinde ilk defa Tuğrul Bey za-
beden Abbasi Devleti, Büveyhîlerin 945 yılında Bağdat’ı manında, halifenin yetkileri bir anlaşmayla
işgaliyle yeni bir sürece girdi. Bir asrı aşan bu zaman sultana devredilmiş, halife sadece İslam
diliminde halifelik, Şiî Büveyhî hâkimiyeti altında büyük ümmetinin dinî lideri olarak kalmıştı. Buna
bir itibar kaybına uğradı. Öyle ki bütün yetkileri elle- göre biri dinî diğeri devlet işleriyle ilgilenen
rinden alınan halifeler siyasi ve askerî otoritelerini kay- iki lider İslam dünyasını idare etmiştir. Ancak
bettiler. Sünni anlayışı benimseyen Selçuklular ise 10. otoritede eşitlik söz konusu olmayıp halife-
yüzyıldan itibaren batı istikametinde İslam ülkelerine nin Müslümanlar üzerindeki nüfuzu oldukça
göç ve akınlara başlamışlardı. Önce Mâverâünnehir’e, güçlü olmuştur.
sonra Horasan’a yerleşerek siyasi ve askerî bir güç hâ- [bk. André Miquel, İslam Medeniyeti
line geldiler. Abbasi Halifesi Kâim Biemrillah, 1038’de Doğuştan Günümüze, C 1, s. 246.]
Nişabur’un Selçuklular tarafından ele geçirilmesi üzeri-
ne Tuğrul ve Çağrı beylerden yağma ve tahripten kaçı-
narak şehirlerde imar faaliyetlerine girişmelerini istedi.
İslam beldelerini koruma hususunda Halife’nin emrin-
de olduklarını bildiren Tuğrul Bey hâkimiyeti altındaki
yerlerde Halife adına hutbe okuttu.
Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey, 1040’ta Dandanakan
Zaferi’ni müteakiben Abbasi Devleti’ne gönderdiği
mektupta Halife’ye bağlılığına karşılık kendi devletle-
rinin tanınmasını istedi. Kâim Biemrillah da hem Bü-
veyhî sultasından kurtulabilmek hem de siyasi ve as-
kerî gücünü yeniden kazanmak için doğuda egemen
bir güç hâline gelen Tuğrul Bey’i Bağdat’a davet etti.
Yapılan davet üzerine Selçuklu Sultanı 1055 yılında
Bağdat’a girerek Büveyhî hâkimiyetine son verdi. Tuğ-
rul Bey’i büyük bir coşkuyla karşılayan Halife kendisine
“Rükneddin” unvanını verip ardından da adına hutbe
okunmasını emretti. Böylece Abbasi hilafeti Selçuklu
himayesi altına girmiş oldu.
8
Bağdat’ta on üç ay kalan Tuğrul Bey’in kardeşiyle
iktidar mücadelesinden dolayı şehirden ayrılmasını
fırsat bilen Şiîler tarafından 1058’de Bağdat yeniden
işgal edildi. Abbasi hilafetinin ilga edildiği şehirde bir
yıl boyunca Fatımî Halifesi adına hutbe okutuldu. Bu Görsel 6.1
durum Selçukluları yeniden harekete geçirdi. İran’da bulunan Tuğrul Bey türbesi
(Fotoğraf: Kemal Özkurt)
8 bk. Hasan Hüseyin Adalıoğlu, “İlk Selçuklu-Abbâsî İlişkileri”, Türkler Ansiklopedisi, C 4, s. 659-664.
107