Page 7 - İslam Tarihi 1. Ünite
P. 7

görevi gönlünü coşturan asabiyet duygusuylaşiirler söyleyerek kabilesini övmektir. Çünkü kabile men-
            suplarını birbirine bağlayan asıl unsur kabile ruhu denilen asabiyettir. Cahiliye insanları yaşayış tarzı
            itibariyle bedevi ve hadari olarak ikiye ayrılır. İklim ve tabiatın da bir gereği olarak genel anlamda Yarı-
            mada’nın kuzey sakinlerinin büyük çoğunluğu bedevi, güneyindekiler ise hadari kabul edilmiştir.
               Çöl şartlarının ortaya çıkardığı sosyal bir model olan kabile sistemi Arap toplumunun temelini oluş-
            turmaktadır. Kabileye mensup olmak kişiye hayatta kalma garantisi temin ettiği için ferdin kabilesine
            gönülden bağlanması ve geleneklere sorgusuz sualsiz tabi olması esastır. Kabile içerisinde hukuki ko-
            numlarına göre farklı sosyal tabakalar bulunur. Birinci sırada yer alan hürler her bakımdan diğerlerinden
            üstün kabul edilmiştir. Hiyerarşinin orta seviyesini, azat edilmiş köle ve cariyelerin meydana getirdiği
            mevali oluşturmaktadır. Sistemin en alt ta-
            bakasında ise köleler yer almaktadır. 5
               İslam öncesi Arap toplumunda Yahudilik,                                KALEM
            Hıristiyanlık,  Mecûsîlik,  Sâbiîlik,  Haniflik  ve
            putperestlik  gibi  inanç  çeşitleri  mevcuttur.
            Yahudilik, farklı dönemlerde bölgeye sığınan   Hz. Peygamber’in gerçekleştirdiği toplumsal
            Yahudiler vasıtasıyla Arabistan’a girmiş, bu-  değişimi daha iyi kavramak için Cahiliye Döne-
            nun sonucunda Hayber ve çevresinde hatırı      mi’nin siyasi, dinî ve sosyolojik yapısını bilme-
            sayılır bir Yahudi topluğu oluşmuştur. Ancak   nin önemi ile ilgili bir yazı kaleme alınız.
            bu  din,  bedevi  hayat  tarzına  uymadığı  için
            Araplar  arasında  yayılma  imkânı  bulama-
            mıştır. Yarımada’ya kuzeyde Suriye, güneyde
            ise Habeşistan üzerinden giren Hıristiyanlık
            özellikle Gassânî ve Hîre Arapları arasında yayılmış, ayrıca bu bölgeyi yurt edinen kabileler tarafından
            da benimsenmiştir. Sâsânî İmparatorluğu’nun resmî dini olan Mecûsîlik Araplar arasında pek fazla ilgi
            görmemiştir. Bunun yanında nadiren de olsa Araplar arasında Sâbiîlik inancının etkisi görülmüştür.
               Arap Yarımadası’ndaki en yaygın inanış şekli putperestlik olarak kabul edilir. Hz. İbrahim’in Kâbe’yi
            inşa etmesiyle birlikte Mekke tevhid inancının merkezi olmuştur. İbrahim’in (a.s.) * oğlu Hz. İsmail tara-
            fından temsil edilen ve yayılan bu inanç sonraki dönemlerde şehrin yönetimini üstlenen Huzâalıların
            putperestlik inancını şehre getirmesiyle zafiyete uğramıştır. Bununla birlikte Araplar arasında putlara
            tapmayıp tevhid inancını muhafaza eden ve kendilerine Hanif adı verilen ferdî inanış sahibi insanlar da
            mevcuttur. 6
               4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.)  Peygamber Oluşu ve İslam’ın Mekke Dönemi
               Mekke’de 20 Nisan 571 Pazartesi günü dünyaya gelen Hz. Muhammed’in (s.a.v.)  soyu Hz. İbrahim’e da-
            yanır. Babası Abdullah b. Abdülmuttalib, annesi Âmine binti Vehb’dir. Hz. Peygamber, doğduktan kısa
            süre sonra Arap geleneklerine uygun olarak emanet edildiği sütannesi Halime’nin yanında beş yaşına
            kadar kalmıştır. Altı yaşına geldiğinde babasının kabrini ziyaret etmek için gittikleri Yesrib’den dönüşle-
            rinde annesi vefat etmiştir. Yetim ve öksüz kalan Hz. Peygamber, sekiz yaşına kadar dedesinin yanında
            kalmış; onun da ölümü üzerine amcası Ebu Talib tarafından himaye edilmiştir. Ebu Talib, hayatı boyunca
            yeğenine kol kanat gerdiği gibi yengesi Fâtıma binti Esed de kendi çocuğu gibi gördüğü Hz. Muham-
            med’den (s.a.v.)  anne şefkatini esirgememiştir. 7
               Allah Resulü (s.a.v.)  çobanlık yaparak Ebu Talib’e destek olmaya çalışır, amcası da kendisini Mekke’ye ya-
            kın kurulan panayırlarda yanından ayırmazdı. Hatta on iki yaşlarındayken onun Şam tarafına doğru giden
            bir kervanda kendisine eşlik etmesine izin vermiş böylece o, ilk ticari tecrübesini amcasının yanında ka-
            zanmıştır. Hz. Muhammed (s.a.v.)  bu tecrübe ile daha yirmi beş yaşında Hz. Hatice’nin mallarının bulunduğu
            bir kervanı bizzat idare etmiş daha sonra bu tanışıklıkları evlilikle sonuçlanmıştır.

            5  bk. Âdem Apak, Asabiyet, s. 21-36.
            6  bk. Âdem Apak, İslâm Öncesi Arap Tarihi ve Kültürü, s. 239-271.
            7  İbn Hişâm, es-Sîre, C 1, s. 166-177.
            * Aleyhisselam: Allah’ın selamı onun üzerine olsun.




                                                                                                21
   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11   12