Page 34 - İslam Ahlâkı 2. Ünite
P. 34

2. ÜNİTE                 AHLAKİ TUTUM VE DAVRANIŞLAR



              PEYGAMBERİMİZ’İN (S.A.V)             1.10. Cesaret (Şecaat)
                       CESARETİ                        Cesaret; zor veya tehlikeli bir işe girişirken ki-

          Hz Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor:    şinin kendinde bulduğu güven ve atılganlıktır. Ce-
          “Biz   Zâturrikâ ‘da,Resulullah          saret, aynı zamanda şecaat manasına gelmektedir.
          (aleyhissalâtu     vesselâm)     ile     Şecaat; yiğitlik, kahramanlık ve cesaret demektir.
          beraberdik Koyu gölgeli bir ağacın       Kişinin savaş, şiddet ve tehlike gibi zor bir durum
          yanına gelmiştik. Bu ağacı, altında      karşısında yüreklilik göstermesidir. 142
          dinlenmesi için Aleyhissalâtu                Cesaret (şecaat), bir Müslüman’da bulunması
          vesselâm’a bıraktık. (Resulullah
          kılıcını ağaca asıp istiratte            gereken faziletlerdendir. Allah (c.c.) insana, dışarı-
          çekilmişti  ki,  O  ‘nu  gizlice  takip   dan gelecek saldırılardan kendini koruma gücü ver-
          eden) müşriklerden biri gelip (asılı     miştir. Bu güç ifrata kaçar, gereğinden fazla olursa
          olan kılıcı kapıp) kınından sıyırp       tehevvür (saldırganlık) ortaya çıkar. Bu da insanın
          (Resulullah’a): “Benden  korkuyor        birdenbire, lüzumsuz yere tehlikelere atılmasıdır.
          musun?”      dedi.    Aleyhissalltu      Tefrite (yokluk, azlık) düşerse, cebanet (korkaklık)
          vessalam:                                gibi kötü bir huy meydana gelir. Bu da sabır ve me-
          “Hayır!” dyince”                         tanet gösterememek, cesaret gereken yerde korku-
          “Peki seni benden kim kurtaracak?”       ya kapılarak dağılmak ve kaçmaktır. Şecaatin itidal
          “Allah!” diye cevap verdi.(Duruma        (denge) hâli, Allah’a (c.c.) ve ahiret gününe kuvvetle
          muttali olan) ashab adamı tehdîd         imandan kaynaklanan bir kahramanlıktır.
          etti. (o  da kılıncı kınına koydu ve
          ağaca astı.)                                 Cesaret, korkunun yok edilmesi değil, korku-
          Buharî,Megâzi 31, 84, 87; Müslim; Müsâfirîn,   nun kontrol altına alınarak gerekli olan doğru dav-
            307- 311, (840,843); Nesâî, Salâtu’l-Havf 1,   ranışın yapılmasıdır. Başlangıçta korkak ile cesur
                                (3, 175, 176, 178).  insan arasında pek bir fark yoktur. Aradaki tek fark
                                                   korkak, korkularının etkisinden kurtulamayıp hare-
                                                   ket edemezken cesur, onların üstesinden gelerek
                                                   ileriye doğru bir adım atmayı başarır. Bu da ancak
                                                   iman ve tevekkül ile gerçekleşebilir.

                                                       Cesaretin temeli, Allah Teala’nın takdirine rıza
                                                   ve teslimiyettir. Bu sebeple Allah’a (c.c.) ve kadere
                                                   iman eden bir kimseye korkaklık ve zillet yakışmaz.
                                                   Müslüman, dışarıdan gelecek saldırılar karşısında
                                                   korkak davranmamalı, fakat saldırıya haddinden
                                                   fazla karşılık vererek saldırgan veya hemen öfkeye
                                                   kapılan bir kimse de olmamalıdır. Buna mukabil
                                                   doğru tavır, duruma ve şartlara göre saldırıya mis-
                                                   liyle cevap vermek, karşılık vermeye gücü yettiği
                                                   hâlde affetmek, suçluyu cezalandırmakta haddi
                                                   aşmamak ve korkup sinmemek şeklinde olmalıdır.

                                                       İnsandaki cesaret duygusu doğru yerlerde kul-
                                                   lanılmalı, gurur ve kibir için olmamalıdır. Diğer ta-


                                                   142   Dini Terimler Sözlüğü, s. 338.
                                                    50
   29   30   31   32   33   34   35   36   37   38   39