Page 14 - İslam Tarihi 7. Ünite
P. 14
İslam dünyasındaki ilmî ve fikrî gelişmeler sebebiyle 11. yüzyıl sonlarında Avrupa’da Doğu’ya karşı bir
ilgi uyanmıştı. Haçlı Seferleri, Endülüs ve Sicilya medreseleri, Batı eğitim sisteminin yetersizliği gibi se-
bepler İslam âlemi ile teması zorunlu kılmıştı. Diğer taraftan İslam dünyasının Batı’yı etkilemesinde ticari
faaliyetler de önemli bir rol üstlenmiştir. Avrupa ile ticari faaliyetler iki yoldan gerçekleşmiştir. Biri Akdeniz
üzerinden Suriye, Mısır sahilleriyle İtalyan liman şehirleri arasındaki deniz yolu diğeri İspanya’dan Avru-
pa içlerine kadar uzanan kara yoludur. Bunlar aynı zamanda kültürel geçişlerin de güzergâhı olmuştur.
Müslümanlarla geliştirilen ticari münasebetler neticesinde İtalya’da dokumacılık başlamış, desenlerde de
yoğun olarak Arap motifleri kullanılmıştır. İspanya ve Sicilya’ya hâkim olan Müslümanların refah seviyesi-
nin yüksek olması bir süre sonra yerli halkın onları taklit etmesine sebep olmuştur. Dış görünüş itibariyle
başlayan bu benzeme daha sonra onların kül-
türlerine de etki etmiştir. 32
İslam medeniyetinin Avrupa’ya taşınma-
TEFEKKÜR sında Haçlı Seferlerinin de rolü olmuştur. Bu
seferler haçlıların peşinde koştukları gayeye
uygun bir şekilde neticelenmemiştir. Ancak
İslam kültür ve medeniyeti Batı’da dil yönünden haçlılar, doğudaki hayat tarzını kültürel açı-
de izler bırakmıştır. Bu sebeple bazı Arapça ke- dan benimsemiş ve memleketlerine taşımıştır.
limeler Batı dillerine geçmiştir. Arapçada delil, se- Haçlı Seferlerine katılan devletlerde, Arapça-
net anlamında kullanılan sakk, Batı’da çek şeklini dan Latinceye bazı tercümeler de gerçekleş-
almıştır. Bayanların giydikleri jupe, Arapçaki cüb- miştir. Avrupalı âlimler 12. asırda Müslüman-
beden, müslin adı verilen kumaş üretildiği yer olan lardan ne kadar çok şey öğrenmek zorunda ol-
Musul’dan gelmektedir. Arapçada şeker anlamına duklarını idrak etmiş, pek çok sahadaki Arapça
gelen süker kelimesi İtalyanca zucchero, Fransız- eseri inceleyerek Latinceye tercüme etmeye
ca sucre olmuştur. Şerbet kelimesi sorbet şeklin- başlamışlardır. Bunlarla birlikte İslam kültür ve
de Fransızcalaşmıştır. Algebre, cebir kelimesin- medeniyetinin Avrupa’yı etkilemesi daha çok
den; chiffre, sıfırdan; cafe, kahveden gelmektedir.
İspanya ve Sicilya’da yaşayan Müslümanlar sa-
(İsmet Kayaoğlu, “İslâm Medeniyetinin Batı’ya yesinde gerçekleşmiştir. Nitekim Hıristiyanlar
Etkileri”, AÜİFD, C 29, S 1, s. 220-221.) Müslümanlarla paylaştıkları Endülüs kültürü-
Metinden hareketle medeniyetler arası etkile- nü kendilerininmiş gibi kabul etmiştir. 33
şimin kültürel boyutunu yorumlayınız. Bağdat’ta çeviri faaliyetlerinin kurumsal-
laştığı mekân olan Beytü’l-Hikme’de 800’lü
yıllarda başlayan tercüme faaliyeti Moğolla-
rın istilasına kadar devam etmiştir. Bu süre
zarfında hem Doğu’nun hem de Batı’nın kay-
da değer eserleri çevrilerek önemli bir birikim elde edilmiştir. Avrupa’nın Rönesans’ta ortaya koyduğu
gelişmeler de muayyen bir dönemin ürünü olmaktan çok zaman içindeki birikim ve tecrübelerin teza-
hürleridir. Zira Kopernik, daha önce İbn Şatır’ın ortaya koyduğu yer merkezli düzeneğe Güneş’i yerleş-
tirerek Güneş merkezli âlem modeline ulaşmıştır. 34
11. İslam Dünyasının Siyasi ve Uluslararası Teşekkülleri
Küreselleşen dünya şartlarında ilk olarak 20. yüzyılda ortaya çıkan uluslararası teşekküllerin temel
çıkış noktası devletler arasındaki çatışmaların bertaraf edilmesidir. Ancak küresel güçlerin İslam
coğrafyası üzerindeki tahakkümü ve sömürge faaliyetleri karşısında mevcut uluslararası kuruluşlar
işlevsiz kalınca İslam dünyası kendi içinde örgütlenme ihtiyacı duymuştur. Bu anlamdaki ilk çabalar
1945’ten sonra başlamış; sonraki yıllarda genel, bölgesel ve iktisadi olmak üzere çeşitli uluslararası
kuruluşlar oluşturulmaya çalışılmıştır. 35
32 İsmet Kayaoğlu, “İslâm Medeniyetinin Batı’ya Etkileri”, AÜİFD, C 29, S 1, s. 217-219.
33 Montgomary Watt, İslâm Avrupa’da, s. 116-119.
34 Mehmet Çaycı, Oryantalizm Oksidentalizm ve Sanat, s. 118-119.
35 Hüseyin Yıldırım, İslâm Dünyası’nda Yapısal Sorunların Çözümünde Uluslararası Kuruluşların Rolü, s. 1-3.
134