Page 15 - İslam Kültür ve Medeniyeti 5. Ünite
P. 15
V. ÜNİTE
İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNDE SANAT
BİLGİ NOTU
“... Tarihsel süreç içerisinde özellikle yabancılarda, el dokumalarına sahip olmak bir ayrıcalık ve onları
tablolarda tasvir etmek ise moda hâline gelmişti. ...Macaristan’da Protestan, Lüteryan ve Kalvanist kilise-
lerinin duvarları, Türk halılarıyla süslenirdi. Cenaze törenlerinde katafalkın üzerine Türk halısı örtmek de
âdet hâline gelmişti (Batari, 1975: 74-79). XV. yüzyıldan sonra Balkanlarda ve Avrupa’da Türk halısına aşırı
bir rağbet vardı. Örneğin İtalya’da Türk halısı satın alamayanların, kiralama yoluyla da olsa bu ayrıcalığa
ulaşma çabasına girdikleri bilinmektedir. Öyle ki balkondan sarkıtılan bir Türk halısı, zenginliğin ve soylu-
luğun simgesiydi (Rosamond, 2005: 126-156).”
Ahmet Aytaç, Türk Medeniyetinde Dokuma Kültürü ve Yabancı Resim Sanatı Üzerindeki Tarihsel Yeri, s. 207.
Taş İşçiliği: Taş, mimarinin ana malzemelerindendir.
Cami, medrese, saray, kale, konak, kümbet, kervansaray,
köprü gibi mimari eserlerdeki taş süslemelerinde çeşitli
kompozisyonlar ve tasarımlar kullanılmıştır. Minareler, me-
zar taşları, anıtsal giriş kapılarındaki taş işçiliğinde genellikle
yazı, bitki formları, geometrik desenler sade ve ince bir üs-
lupla işlenmiştir.
Maden Sanatı: Maden, silah sanayii, mimari, ev eşyası,
ziynet ve para olarak hayatın her alanında kullanılır. Madenî
eşyanın yapımında dökme, dövme ve savatlama teknikleri
kullanılır. Bakırcılık, altın ve gümüş işlemeciliği olan kuyum-
culuk, önemli maden sanatlarındandır. Çeşitli tekniklerle ya-
pılan Madenî eşyaların üzerine yaprak, rumî, nar, lâle ve selvi Divriği Ulu Camii Kapısı, SİVAS.
gibi bitkisel süslemeler yapılmıştır.
BİLGİ NOTU
Yazı mı Tu(ğ)ra mı?
Osmanlı zamanındaki madenî paraların bir yüzünde yazı, diğer yüzünde
ise dönemin padişahına ait tuğra bulunurdu. Dolayısıyla günümüzde bir de-
yim hâline gelen “Yazı mı tura mı?” ifadesinin aslı, “Yazı mı tuğra mı?”dır.
6. MUSİKİ
Musiki, insanlık tarihi kadar eskidir. İnsan, daima fıtri olanı arar ve ona yönelir. Musiki, insan
fıtratının meylettiği Allah’ın lütfu olan nimetlerden biridir. Duygu ve düşüncelerin ifade edildiği bir
araçtır. Tedavi aracı olarak da kullanılmıştır. Musiki ile tedavi antik medeniyetlerde, Selçuklu ve
Osmanlı şifahanelerinde tedavinin tamamlayıcı bir parçası olmuştur.
Müslüman âlimler musikiyi genelde matematik ilimleri arasında saymışlardır. Musiki alanın-
da tercüme eserlerden sonra ilk ciddi çalışmalar Kindî, Farabi ve İbn Sina gibi âlimler tarafından
yapılmıştır. Farabi’nin Kitabü’l-Musiki el-Kebir’i, Doğu musiki nazariyatına dair en önemli eser sa-
yılmaktadır. 29
29 Beşir Ayvazoğlu, Aşk Estetiği, s. 191-192.
98