Page 8 - Kelam 1. Ünite
P. 8
B BİLGİ KUTUSU
Kelam ilmine göre bilgi elde etme yollarından biri olan ve herhangi bir etkenle kendisine ait
özelliğini kaybetmemiş bulunan beş duyuya havass-ı selîme denir. Bunlar işitme, görme, koku
alma, tatma ve dokunma duyularıdır. Akl-ı selîm; sağduyu, hüküm ve kararlarında doğruyu
yanlıştan, iyiyi kötüden ayırma yetisidir. İnsanın doğru karar vermesini sağlayan, herhangi bir
olumsuzluktan veya ortamın kötülüğünden etkilenmeyen, yaratılışındaki temizliği koruyan akla
akl-ı selîm denir. Haber-i sadık ise hem peygamberlerin haber verdiği vahiyler hem de mütevatir
haber için kullanılır.
İmam Eş’arî’nin yorumlarını geliştiren Bâkıllâni (ö. 403/1013) ve İmâmü’l Haremeyn Cüveynî (ö. 478/1085) ile İmam
Mâtürîdî’nin yorumlarını geliştiren Ebü’l-Muîn en-Nesefî (ö. 508/1115) bu dönemin diğer meşhur kelam âlimleridir.
Kelam ilmi İmam Gazzâlî (öl. 555/1111) ile birlikte yeni bir döneme girmiştir. Kelam ve felsefenin iç içe geçtiği bu dö-
nemde İmam Gazzâlî, bir yandan İslam akaidiyle uyuşmayan felsefi görüşleri eleştirmek amacıyla bu disipline ağırlık vermiş,
diğer yandan da mantığı kelama dâhil etmiştir. Ayrıca tasavvufla kelamı uzlaştırmaya da çaba göstermiştir.
Yaygın ve geleneksel anlayışa göre Gazzâlî öncesi döneme Mütekaddimîn Dönemi adı verilirken Gazzâlî sonrası döneme
12
Müteahhirîn Dönemi denmiştir. Gazzâlî’den sonra yaşamış Müteahhirîn Dönemi ünlü kelam âlimleri arasında Fahreddîn
er-Râzî (ö. 606/1210), Muhammed el-Beyzâvî (ö. 685/1286), Sa`düddîn Teftâzânî (ö. 793/1391), Seyyid Şerif Cürcânî (ö.
816/1413) , İbnü’l-Hümâm (ö. 861/1457) sayılabilir.
XIX. yüzyıldan günümüze kadar geçen süre ise kaynaklarımız- B BİLGİ KUTUSU
da Yeni İlm-i Kelam Dönemi olarak adlandırılmıştır. Bu dönemde
kelam ilmi, felsefi bir görüş olarak materyalizmi bütün biçimleriyle Kelam ilminde dönüm noktası kabul
reddeden, biyoloji ve psikoloji disiplinleri üzerinden gelen Darwi- edilen İmam Gazzâlî’den önceki kelam-
nizm ve Freudizm akımlarının eleştirilerini cevaplayan, yeni felsefi cılara mütekaddimîn (önceki dönem)
akımları İslam esasları açısından eleştiren, tabiî bilimlerden yarar- kelamcıları, sonrakilere ise müteahhirîn
lanarak Allah’ın (c.c.) varlığını kanıtlayan, İslam’ın inanç ilkelerini (sonraki dönem) kelamcıları denir.
açıklayan bir ilim durumuna gelmiştir. 13
3. Kelam İlminin İslami İlimlerle İlişkisi
İslam âlimlerinin çoğunluğu kelamı önemli görmüş, onu öğrenip geliştirmenin farz-ı kifaye türünden bir yükümlülük
olduğunu belirtmişlerdir. Bu görüşü savunan âlimlerin temel gerekçeleri şöyle özetlenebilir: Kelam, İslam’ın ana ilkelerini
belirleyip temellendiren bir disiplin olduğuna göre dinî ilimlerin aslını oluşturur, diğer İslami ilimler ise bu asıl ve temele
dayanmaktadır. Çünkü Allah’ın (c.c.) varlığı ve birliği, peygamberliğin gerekliliği, ahiretin gerçekliği, ibadetlerin yanı sıra diğer
dinî hükümlerin ispatı yapılmadan diğer İslami esaslardan bahsetmek mümkün değildir.
Kelam bugün de dinî hayat için gerekli olan bir disiplindir. Zira İslam dünyasında inançla alakalı güncel meselelere
çözüm üretilmesi hem geçmişten gelen kültürü irdelemeye tabi tutmak hem de güncel sorunlar konusunda akıl yürütmekle
mümkündür. Bunu sağlayacak İslami ilimlerin başında kelam gelir. 14
12 Bekir Topaloğlu, Kelam İlmi Giriş, s. 36.
13 A. Saim Kılavuz, Anahatlarıyla İslam Akaidi ve Kelama Giriş, s. 428.
14 Yusuf Şevki Yavuz, “Kelam”, TDV İslam Ansiklopedisi, C 25, s. 197-198.
18