Page 9 - Hadis Metinleri 5. Ünite
P. 9
5. ÜNİTE
Ayrıca Allah Teâlâ’nın (c.c), Peygamber’e (s.a.v) “O vakit Allah’tan bir rahmet ile onlara yumu-
şak davrandın. Şayet sen kaba, katı yürekli ve sert tabiatlı olsaydın hiç şüphesiz onlar etrafından
dağılıp giderlerdi...” ve Hz. Musa (a.s.) ile Hz. Harun’a (a.s.) hitaben “Firavun’a gidin. Çünkü o iyice
24
azdı. Ona yumuşak söz söyleyin. Belki o, aklını başına alır da düşünür veya korkar.” buyurması,
25
nezaket ve yumuşaklığın, insan eğitiminde başarı için vazgeçilmez bir nitelik olduğunu gösterir.
Üçüncü hadis, hangi şart ve ortamda olursa olsun ortaya çıkması muhtemel gerginlik ve kızgınlık
karşısında aktif sabır gösterilmesi gerektiğini öğütler. Özellikle güç ve yiğitlik gösterisi peşinde olanları
uyarıp gerçek kahramanlığa özendirir. Doğrusu yiğit, güreşte rakibini yenen değil öfkeye rağmen egosunu
aşabilen ve kendini kontrol edebilen kararlı kimsedir.
3. GIYBET
اوُلاَق ”ُةبيِغْلا ام َ نوردتأ“ : َ لاَق مَّلسو ِهيَلع ّّّّّّّٰٰٰٰٰٰٰ للا ىَّلص ِ ّّّّّّّٰٰٰٰٰٰٰ للا َ لوسر َّ نأ هنع ّّّّّّّٰٰٰٰٰٰٰ للا ي ِ ضر ةريره يِبأ نع 1
َ
َ
َ
ْ َ
َ
َ َ ُ َ َ َ ْ َ ُ َ ُ َ ُ ْ َ ُ َ َ َ ْ َ ُ ْ َ
َ َ
َ
َ
َ
َ
ْ نِإ“ َ لاَق ُ لوُقأ ام ي ِ خأ يِف َ ناَك ْ نِإ تيأرَفأ َ ليِق ”هر ْ كي امِب َ كاخأ َ كرْكِذ“ َ لاَق مَلعأ هُلوسرو للَا
ُ
َ
ْ ُ
َ
ُ
ُ َ َ
َ َ َ
َ ْ َ
ُ
ُ
”. هتهب دَقَف ِهيِف ن ُ كي مَل ْ نِإو هتبت ْ غا ِدَقَف ُ لوُقت ام ِهيِف َ ناَك
َ
ْ
َ ُ َ َ
َ
ُ َّ َ َ
ْ َ ْ
ْ
Ebû Hureyre’den (r.a) rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
– Gıybet nedir, bilir misiniz?
– Allah ve Rasûlü daha iyi bilir, dediler.
– Gıybet, kardeşini hoşlanmadığı bir şeyle anmandır.
–Peki söylenen o şey eğer kardeşimde varsa ne dersiniz? Bunun üzerine Peygamber (s.a.v),
– Eğer söylediğin onda varsa gıybet ettin, yoksa ona iftira ettin demektir, buyurdu . 26
BİLGİ KUTUSU
Gıybet, insan veya insanla ilgili şeyler hakkında olur. İnsanın bedeni, kıyafeti, konuşma şekli,
evi, işi gibi pek çok konuda olabilir. Halk arasındaki “dedikodu” kelimesi gıybet ile aynı anlamda
kullanılmaktadır.
ُةَفيَذح هَل َ لاَقَف َ نامثع ىَلِإ ثيِدحْلا عَفري ً لاجر َّ نِإ هَل َ ليِقَف َةَفيَذح عم انُك َ لاَق مامه نع -2
َ
ْ
ْ ُ ُ
ْ ُ َ َ َّ
ُ
َ ْ َ
َ ُ
ُ َ
ُ ْ َ
َ
ٍ َّ
”.تاتَق َةنجْلا ُ لخدي َ ل“ : ُ لوُقي مَّلسو ِهيَلع ّّّّّّّٰٰٰٰٰٰٰ للا ىَّلص يِبنلا تعِمس
ُ ْ
َ ُ
َّ
ٌ َّ
َ
َ
ُ ْ َ
َّ َ
َ َ َ َ ْ
َّ
Hemmâm diyor ki: Biz Huzeyfe ile beraber idik. Bir adamın Osman’a söz taşıdığı söylenince Hu-
zeyfe, Peygamber’in (s.a.v) “Koğuculuk yapan cennete giremez.” diye buyurduğunu söyledi.
27
24 Al-i İmrân suresi, 159. ayet.
25 Tâhâ suresi, 43-44. ayetler.
26 Müslim, Birr, 70; Ebû Dâvûd, Edeb 35; Tirmizî, Birr, 23.
27 Buhârî, Edeb, 49, 50; Müslim, İman, 168-170; Ebû Dâvûd, Edeb, 33; Tirmizî, Birr, 79; Ahmed b. Hanbel, V, 382.
93