Page 8 - Hadis 3. Ünite
P. 8

HADİS





            de naklettikleri hadisleri öğrenmiş, kayda geçirmiş ve kaybolmasını önlemiştir.  Rihle aynı
                                                                                         24
            zamanda hadislerin tedvîn ve tasnif edilmesi faaliyetlerine hız kazandırmıştır.

                                         4. Hadislerin Tedvini ve Tasnifi



               4.1. Hadis Kaynaklarının Tedvin ve Tasnifi
               Sahabe Dönemi'nde bazı sahabilerin ya da onlardan hadis öğrenen bir kısım tâbiîlerin ha-
            disleri ezberlediklerini ve onları sahîfelere yazdıklarını biliyoruz. Bu hadis metinlerinin belli
            bir sınıflandırmaya tabi tutulmadan yazılıp derlenmesine Tedvin denir.
               Hadisle meşgul olan sahabi ve tâbiîler başlangıçta hadisleri ezberlemiş, ezberledikleri
            hadisleri korumak, unutmamak ve müzakere etmek için onları yazmışlardır. Ancak bu ko-
            nuda herkes müstakil hareket etmiş, başkalarının ezberinde ve yazılı olarak elinde bulunan
            hadisleri derlemek yani tedvin etmek için faaliyette bulunan olmamıştır.
                                                                                  25
               Tedvin faaliyeti ilk olarak Sahabe Dönemi'nin ikinci yarısında, hicri 60 (680) yılından son-
            raki tarihlerde başlamıştır. Bu faaliyeti ilk başlatan da Emevî Devletinin Mısır Valisi Abdülaziz
            b. Mervân’dır (ö. 86/705). Kendisi de hadisle meşgul olan ve tedvin işine kişisel bir gayretle
            başlayan Abdülaziz b. Mervân, Ebu Hüreyre başta olmak üzere bazı sahabilerden nakledilen
            hadisleri tedvin etmek için harekete geçmiş,  ancak bu işi sonuçlandıramadan vefat etmiş-
                                                       26
            tir.
               Abdülaziz  b.  Mervân’ın  yarıda  bıraktığı  tedvin  çalışması  hicri  99-101  (717-719)  yılları
            arasında Emevî Devletini yöneten oğlu Ömer b. Abdülaziz (ö. 101/719) tarafından devle-
            tin resmî bir faaliyeti olarak gerçekleştirilmiştir. Hilâfet makamına geçen Ömer b. Abdülaziz
            sahabenin artık hayattan çekildiğini, hadisi onlardan alan tâbiîlerin de birer birer vefat et-
            mekte olduğunu görünce hadislerin kaybolacağı endişesine kapılmış, bundan dolayı tedvin
            konusuna ciddi bir şekilde eğilmiştir. Amacını gerçekleştirmek için bazı âlimleri Şam’a davet
            etmiş, bir kısmıyla da doğrudan veya valileri aracılığı ile yazışarak onlardan faydalanmıştır.
            Ömer b. Abdülaziz devrin Medine Valisi Ebu Bekir b. Muhammed b. Hazm’a (ö. 120/738) ve
            diğer şehirlerin valileri ile âlimlerine tedvini emreden şu mektubu göndermişti:
               “Resulullah’ın hadislerini, sünnetlerini araştır ve yaz! Zira ben, bunları bilen âlimlerin
            ölüp gitmesiyle ilmin kaybolmasından korkuyorum.”
                                                               27
               Bu talimata dayanarak valiler ve âlimler hadislerin tedvini için önemli çalışmalar yapmış,
            ancak İbn Şihâb ez-Zührî’nin (ö. 124/742) bu işin yürütülmesi ve sonuçlanmasına sağladığı
            katkı hepsini gölgede bırakmıştır. İşin bir nevi yöneticisi olan Zührî, tedvin edilen hadisleri
            defterler halinde halifeye vermiş, halife de bunları ülkenin değişik merkezlerine gönderip
            yöneticilerin, ilim ehlinin ve halkın istifadesine sunmuştur.
                                                                    28


            24 Hatîb el-Bağdâdî, er-Rihle fî Talebi’l-Hadis, s. 127 vd.
            25 Mehmet Efendioğlu, Tedvin, DİA, C 40, s. 267-268.
            26 İbn Sa’d, et-Tabakâtü’l-Kübrâ, C 7, s. 448.
            27 Buhârî, İlim, 34.
            28 Mehmet Efendioğlu, Tedvin, DİA, C 40, s. 268.



                                                       68
   3   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13