Page 6 -
P. 6

Bunların yanında ilahîler, toplumda düğün, sünnet, asker uğurlama gibi özel günlerde
          de  okunmaktadır.  Meselâ  bir  genç,  Peygamber  ocağı  olarak  görülen  askere  uğurlanırken
          sözleri  Gazâli’ye  ait  olan,  bestesi  ise  bilinmeyen


                   “Ey risâlet tahtının hurşîd-i mâh-ı enveri
                   Vey nübüvvet mazharı âhir zaman peygamberi
                   Hak senin şânında levlâk okudu yâ Mustafa
                   Yani sensin nur Muhammed kâinâtın rehberi” ilahîsini okunurdu.

                 1.4. Durak

                 Tekkelerde  icra  edilen  zikirlere  ara  verildiğinde  okunan  eserlere  Durak  denir.  Bu
          eserlerde Allah’ın (c.c.) kudretine, büyüklüğüne ve fiillerine mutasavvıfane bir vurgu vardır.
          Durakların ifadesinde ruh ve beden yorgunluğunu giderici bir özellik vardır. Duraklar Mevlevilik
          ve Bektaşilik hariç bütün tarikatlarda vardır. Koro hâlinde okunanlara “cumhur durak” denir.
          Daha çok ilahî formuna benzerler. Yalnız ilahîlerden daha derin anlamlı ve itinalı eserlerdir.
          Durakları  naatlardan  ayıran  tek  şey  konusudur.  Durak  okuyanlara  “durakhan”  denir.

                 1.5. Kaside

                 Kasideler, ağırlıklı olarak Allah (c.c.) ve Hz. Muhammed (s.a.v.) hakkındadır. Güftenin
          formu ne olursa olsun muhteva eğer Allah’ın (c.c.) birliğinden ve yüceliğinden bahsediyorsa
          “tevhid”, Allah’a yalvarıyorsa “münâcât”, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) üstün özellikleriden söz
          ediyorsa “na’t” ismini alır ve bu şiirler de kaside olarak okunur. Bunları besteli olan tevhid,
          münacat  ve  na’t  formlarıyla  karıştırmamak  gerekir.


                 Kasîdeler  mevlîd  bahirleri  aralarında  da  okunabilir.  Fakat  bahirler  arasında  okunan
          kasîdelerin bahre uygun konularda olması gerekir. Günümüzde bahirlerin ortasında da kasîde
          okunmakta ise de bu, anlam bütünlüğü açısından pek uygun görülmemektedir. Bunun yanında
          kasîdelerin  mevlîd  okur  gibi  okunmamasına  dikkat  edilmelidir.

                 Kasîde okuyan kasîdehanlar, makamları çok iyi bilmeli ve kullanmalıdırlar. Daha çok
          hâfız  ve  zâkirlerden  ortaya  çıkan  kasîdehanların  en  meşhurları  arasında  Enderunlu  Hafız
          Hüsnü,  Hafız  Sami,  Said  Paşa  İmamı    Hasan  Rıza,  Hafız  Kemal  ve  Kani  Karaca  sayılabilir.

                 Mûsikî açısından kasideleri bir kompozisyon gibi düşünebiliriz. Kompozisyonun giriş,
          gelişme ve sonuç bölümü olduğu gibi kasidelerin de zemin, meyan  ve kararının olması gerekir.
          Hatta tıpkı noktalama işaretleri gibi yeri geldiği zaman abartılmadan kasidelerde makamdan
          makama  geçkiler  yapılabilir.

                 Son olarak, kaside okunurken dikkat edilmesi gereken önemli unsurlardan bir tanesi
          de nağmelerin seçimidir. Daha çok dinî duyguları çağrıştıran, insanlara okuduğu kasidenin
          güftesini hissettiren nağmeler seçilmelidir. Gazelle asla karıştırılmamalıdır. Örneğin, kasidelerin
          giriş cümleleri olan “Aman Ya Hazret-i Allah”, “Meded yâ Resûlallah” gibi cümleleri, gazelde
          veya  gazellerin  giriş  cümlelerini  kasidelerde  kullanmamak  gerekir.
                 1.6. Na’t

                 Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) güzel vasıflarını Türkçe, Arapça ve Farsça şiirlerle dile
          getiren  ve  çeşitli  makamlarda  bestelenen  veya  irticalen  okunan  dinî  eserlerdir.



 90                                                        91
   1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11