Page 3 -
P. 3

Mevlevi ayinleri Türk musikisinin miraciyye formu dışında en büyük formudur. Belirli
        hareketler  için  özel  olarak  bestelenmişlerdir.  Ayinlerin  güfteleri  Farsça’dır.  Güfteler,  Hz.
        Mevlânâ’nın  “Mesnevî”  ve  “Dîvân-ı  Kebîr”  adlı  eserlerinden  alınmıştır.  Mevlevi  ayinleri
        mimarideki Selimiye, Sultan Ahmet, Süleymaniye gibi büyük mimari eserlerimizin mûsikîdeki
        yansıması olarak düşünülebilir. Semâ mukâbelesi dört bölümden oluşur. Her bölüme selam
        adı  verilir.
                          BİlGİ KUTUSU
                          Mevlevi ayinlerinin temelinde üç unsur büyük değer
                        taşımaktadır:


                               1.Edebî birer şaheser olan şiirleri
                               2.Müzikal birer şaheser olan müzikleri
                               3.Raksın şaheseri olan semâ



               Vakit namazının kılınmasının ardından Mesnevî sohbeti yapılabilir. Daha sonra Mevlevî
        mukâbelesine  geçilir.  Kıyamet  gününü  temsil  eden  Mevlevi  mukabelesinin  seyri  aşağıdaki
        gibidir;
               1. Kur’an-ı Kerim okunur.
               2. Naathân Itrî’nin natını okur.
               3. Neyzen uzunca bir baş taksim yapar.
               4. Taksimin bitişinde sazlar dem tutar ve peşreve girerler.

               Sazlar peşreve girdikleri anda şeyh efendi ve dervişler şiddetle ellerini yere vurarak
        ayağa kalkarlar. Darb-ı Celâl denilen bu hareket, sura üflendiğinde bütün ölülerin kabirden
        dirilişini de temsil eder. Devr-i Veledî denilen bu yürüyüş, Devr-i Kebir dediğimiz usulün ayak
        uydurup  semâhâneyi  üç  sefer  dolaşmakla  yapılır.


               Mevlevi      mukabelesinin
        icra  edildiği  semâhaneler  daire
        şeklindedir.  Postun  şeyhe  göre
        sağ tarafından kapıya kadar olan
        ve  Devr-i  Veledîde  yürümeye
        başlanılan  kısma  “kavs-i  nüzûl”
        (iniş  yayı)  kapıdan  tekrar  şeyh
        postuna  kadar  olan  kısma  ise
        “kavs-i  urûc”  (çıkış  yayı)  denir.
        Kavs-i  nüzûl  mutlak  varlıktan
        insana kadar inişi, maddi alemi,
        kavs-i  urûc  ise  insandan  mutlak
        varlığa  çıkışı,  manevi  alemi
        temsil  eder.  Posttan  itibaren
        kapıya kadar uzandığı farz edilen                      Sema dört selamdan oluşur.
        ve “hatt-ı istivâ” denilen hat ise bu iki devri tam ortadan ayırdığı için onun üstüne basılmaz.
        Semâzenler  hem  kendi  hem  de  semahane  etrafında  dönerler.



                                                           88                                                                                                                     89
   1   2   3   4   5   6   7   8