Page 7 - İslam Ahlâkı 5. Ünite
P. 7

5. ÜNİTE        ALLAH’A VE PEYGAMBERİMİZE KARŞI VAZİFELER

                                                                                   345
            “Sen beni Allah’a denk mi yaptın, sadece “Allah’ın dilediği” demen gerekirdi!”  Bu olayda Pey-
            gamber Efendimiz (s.a.v), Allah’ın (c.c.) dilemesi konusunda, kendisi hakkında, Allah’a (c.c.)
            denkmiş gibi söylenmesini şiddetle reddetmiştir. Kendisinin Allah’ın (c.c.) bir kulu olduğu,
            onunla birlikte aynı şekilde denkmiş gibi söylenmesini, Allah’a (c.c.) tazim açısından uygun
            bulmamıştır.

                Peygamber Efendimiz (s.a.v), Allah’a (c.c.) tazimini, onu zikrederek de ortaya koymuştur. Al-
            lah (c.c.) ona: “Rabb’ini, içinden yalvararak ve ondan korkarak, hafif bir sesle sabah akşam
                                                                                                  347
            zikret. Sakın gafillerden olma!”  diye emretmiş, o da Allah Teala’yı her hâliyle zikretmiştir.
                                           346
                Allah’a (c.c.) tazim etmek, aynı zamanda onun koyduğu işaretlere saygıyı gerektirir. Çün-
            kü ayette: “Her kim, Allah’ın şeâirine, dininin alametlerine tazim gösterirse, şüphesiz
            bu, kalplerin takvasındandır .”  İslam âlimleri bu işaretlerin Kur’an, kurban, Mescid-i Ha-
                                            348
            ram, Mescid-i Nebî, namaz ve ezan gibi şeyler olduğunu söylemişlerdir. 349

                Kur’an’a tazim hem ayetlere hem de ayetlerin yazılı olduğu kitaba saygılı olmak, şeklin-
            de anlaşılmalıdır. Kur’an’a saygı sadece fiziksel olarak onu yüksek bir yerde tutmak olarak
            algılanmamalıdır. Ayetlerini huşu içinde okuyup, Allah’ın biz kullarından neler istediğini an-
            lamaya çalışarak, bu istekler doğrultusunda
            hayatımıza yön vermektir. Bu durum dünya        HİKÂYE OKUYALIM / ALLAH’IN
            hayatında rehber edindiğimiz Kur’an’a say-                 İSMİNE TÂZİM
            gıyı ihmal edebileceğimiz anlamına gelme-
            mektedir. Nitekim Hz. Ömer ve Hz. Osman,          Bişr el-Hafi adında bir kimse vardı. Kötü
            her sabah kalktıklarında Mushaf-ı Şerîf’i hür-  alışkanlıklar edinmişti. Bir gece evine gidiyordu.
            metle öperlerdi. Abdullâh bin Ömer de her     Yola atılmış üzerinde besmele yazan bir kâğıt
            sabah Mushaf’ı eline alır, büyük bir tazimle   parçası gördü. Hemen onu saygı ile aldı. Eve gö-
            öper ve duygulu bir şekilde: “Rabb’imin ah-   türüp temizleyerek yüksek bir yere yerleştirdi.
            di, Rabb’imin apaçık fermanı!” diye bağrına   O gece rüyasında kendisine şöyle seslenildi: “Ey
                    350
            basardı.                                      Bişr! Sen bizim ismimize tazim gösterdin. Biz de
                                                          senin ismini dünya ve ahirette yücelttik...” Bişr
                Allah (c.c.) için kesilecek kurban da yine   uyandığında Allah’a tövbe etmeye başladı. O
            saygıyı hak etmektedir. Kurbanlık hayvana iyi   günden sonra asla kötülüklere yanaşmadı ve
            muamele edilmelidir. Kesilmeye götürüleceği   meşhur bir veli olarak yaşadı.
            zaman gözü bağlanmalıdır. En az acı hissede-                  (TDV İslam Ansiklopedisi, C. 6, s. 221)
            cek şekilde, işi bilen birine kesim yaptırılma-
            lıdır. Aynı şekilde Mescid-i Haram ve Mescid-i
            Nebî’yi ziyarette, edebe uygun davranmalıdır.
            Yine bütün cami ve mescitler, Allah’ın (c.c.) evi
            olduğu için içerisinde edebe uygun davranışlar sergi-
            lemek gerekir. Allah’a (c.c.) kulluğumuzun göstergesi
            olan namaz da büyük bir hürmet içinde kılınmalıdır.

            345  Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 283.
            346  Ârâf suresi, 205. ayet.
            347  bk. Müslim, Hayz, 117.
            348  Hac suresi, 32. ayet.
            349  bk. Osman Cengiz, Şeâirullah’a Tazim, s. 95-96.
            350  bk. Kettânî, et-Terâtibü’l-İdâriyye, II, 196-197.
                                                     122
   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11   12