Page 28 - İslam Ahlâkı 2. Ünite
P. 28

2. ÜNİTE                 AHLAKİ TUTUM VE DAVRANIŞLAR


                                                      dünya ve ahirette lanet etmiş ve onlara aşağı-
                “Saçı sakalı ağarmış Müslümana,       layıcı bir azap hazırlamıştır.” 126
              Kur’ân-ı Kerim’i usulüne uygun              Sevgili Peygamberimiz’den (s.a.v) sonra say-
              olarak okuyan, içindekiyle  amel        gıya en layık olan insanlar; anne-baba, âlimler
              hususunda  ölçüyü aşmayan ve            ve yaşlılardır. Bir insanın üzerinde en çok hak
              ondan uzaklaşmayan alime ve             sahibi olanlar, hiç kuşkusuz anne ve babasıdır.
              herkesin hakkını gözetmeye çalışan      Allah Teala Kur’an-ı Kerim’de, “Rabb’in sadece
              adil idareciye hürmet etmek, Allah      kendisine ibadet etmenizi, anne-babanıza
              Teâlâ’ya duyulan saygı ve ta’zimden     da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emret-
              ileri gelir.”                           ti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında
                                (Ebû Dâvûd, Edeb, 20)  yaşlanırsa kendilerine “öf!” bile deme, onları
                                                      azarlama, ikisine de güzel söz söyle. Onları
            esirgeyerek alçak gönüllülükle üzerlerine kanat ger ve ‘Rabb’im! Küçüklüğümde onlar
            beni nasıl yetiştirmişse şimdi de sen onlara rahmet et!’ diyerek dua et.”  buyurarak
                                                                                       127
            kendisine ibadetten hemen sonra anne-babaya iyi davranılmasını, onlara karşı kırıcı davra-
            nışlardan kaçınılmasını ve onlar için dua edilmesini emretmektedir.
                Müslüman, kendisinden ilimde ileri olan, yaşça büyük olan, kendisine liderlik, önderlik
            ve öğretmenlik yapan kimselere de saygılı davranmalıdır. Cenâb-ı Allah, “...De ki: Bilenlerle
                                                                           128
            bilmeyenler hiç bir olur mu? Bunu ancak akıl sahipleri anlar.”  buyurmaktadır. Burada
            “bilenler” ilim sahibi olup onunla amel eden insanlardır. İlim, rütbe ve unvanların en yük-
            seğidir. Buna binaen alimlere mevki ve rütbelerine göre saygı göstermek gerekmektedir.
            Böylece toplumda bilginin ve bilen insanların saygınlığı korunmuş olur.

                Peygamber Efendimiz (s.a.v), bir hadisinde yetki verilirken öncelikle bilgide önde olanla-
            rın, böyle kimseler yoksa yaşça büyük olanların tercih edilmesini emretmektedir: “Cemaate,
            Allah’ın kitabını en iyi bilen ve kıraatte en ileri gelen imam olsun. Eğer okuyuşları aynı ise, önce
            hicret eden imam olsun. Eğer hicrette de aynı iseler, yaşça en büyükleri imam olsun.”  Dolayı-
                                                                                           129
            sıyla toplumda saygıya en layık olanların da öncelikle âlimler olduğunu, daha sonra yaşlı-
            ların geldiğini öğrenmekteyiz. İlim ve fazilet ehline, yaşlılara saygılı davranmak, kişi ve top-
            lumların olgunluklarını gösterir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v), “Allah Teala, yaşından ötürü
            bir ihtiyara saygı gösteren gence, yaşlılığında hizmet edecek kimseler lütfeder.”  buyurarak
                                                                                       130
            yaşlılara gösterilecek sevgi ve saygının karşılıksız kalmayacağını ifade etmiştir.

                Sevgi ve saygı ile her türlü problem çözülebilir; kötülükler iyiliğe, çirkinlikler güzelliğe
            dönüşebilir. Sevgi ve saygı; kıskançlığı, nefreti ve diğer kötülükleri yok eder. İnsanların fikir,
            düşünce ve yaşam biçimlerine saygı göstermek, sevgi ve merhametle onların yardımına
            koşmak, insan olmanın vazgeçilmez değerlerindendir. Küskünlük, kusur araştırmak, söz
            taşımak, can, mal ve namus dokunulmazlığını çiğnemek sevgi ve saygıyı zedeleyen davra-
            nışlardandır.


            126  Ahzap suresi, 57. ayet.
            127  İsrâ suresi, 23-24. ayet.
            128  Zümer suresi, 9. ayet.
            129  Müslim, Salât, 122.
            130  Tirmizî, Birr, 75.

                                                    44 44
   23   24   25   26   27   28   29   30   31   32   33