Page 51 - Tefsir Okumaları 3. Ünite
P. 51
3. ÜNİTE
Bu ayet, Hz. Peygamber (s.a.v.) dönemindeki Yahudi ve Hıristiyanlardan olup, kendi kitap-
larında okudukları ve özelliklerini bildikleri Hz. Muhammed’e (s.a.v.) inananlardan bahsetmekte-
dir. Tevrat ve İncil, tahrif edilmiş olmalarına rağmen gelecek son peygamberden ve onun vasıfla-
rından haber vermektedir. Bizzat Hz. İsa (a.s.) da İsrailoğullarına kendisinden sonra gelecek Hz.
Muhammed’i (s.a.v.) açıkça müjdelemiştir: “Hatırla ki Meryem oğlu İsa (a.s.) : Ey İsrailoğulları!
Ben size Allah’ın (c.c.) elçisiyim, benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra
gelecek Ahmed adında bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim, demişti. Fakat o, ken-
107
dilerine açık deliller getirince: Bu apaçık bir büyüdür, dediler.”
Hz. Peygamber (s.a.v.) dönemindeki ehl-i kitap sahip oldukları bilgilerle Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) peygamber olduğunu biliyorlardı. Kur’an-ı Kerim de bunu açıkça söylemektedir: “Kendi-
lerine kitap verdiklerimiz onu (Peygamberi) oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar.”
108
“Nebi” kelimesi haber veren, mertebesi yüksek olan, açık seçik yol anlamlarına gelir. “Re-
sul” kelimesi ise gönderilmiş kişi demektir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) için bu ayette
ARAŞTIRALIM
hem resul hem de nebi kelimeleri kullanılmıştır.
Kur’an-ı Kerim’e göre resul ve nebi keli-
Ona, Allah (c.c.) ile ilişkisi bakımından (O’nun
meleri arasındaki farkı araştırınız.
tarafından gönderildiği için) resul, kullarla ilişki-
si bakımından (onlara Allah’ın hükümlerini ha-
ber verdiği için) nebi denilmiştir.
Ayette geçen “ümmî” kelimesinin kökü ve anlamı hakkında üç farklı görüş ileri sürülmüştür:
a) Ümmülkurâ (Mekke) ismine nispetle
“Mekkeli” NOT EDELİM
Hz. Peygamber (s.a.v.), Allah’ın (c.c.) ki-
b) Ümmet (millet) kelimesine nispetle
tabını, insanlara hiçbir kelimesini değiştirip
“Arap milletinden” (çoğunluğu okuma-yazma bozmaksızın, tekrar tekrar okuyordu. Bir Arap
bilmeyen bir topluma mensup) hatibi, ezber olarak bir hitabe okuyup, daha
sonra bunu tekrarladığında, ister istemez ya
c) Ümm (anne) kelimesine nispetle ona bazı şeyler ilave ediyor ya da ondan az-çok
“annesinden doğduğu gibi” (okuma-yazma bazı şeyleri eksiltiyordu. Hz. Muhammed’in
bilmeyen) 109 (s.a.v.) yazı yazmayı ve yazılanı okumayı bil-
mediği hâlde, hiçbir fazlalaştırma, eksiltme ve
Yaygın olan görüş son şıktır. Bu ayette değiştirmede bulunmaksızın Allah’ın kitabını
de ümmi kelimesi Hz. Peygamber’in (s.a.v.) okuması O’nun mucizelerinden birisidir.
okuma yazma bilmediğini ifade etmek için kul- (Fahreddin Razi, Mefatihu’l Gayb,
lanılmıştır. Bunun da hikmetini Kur’an-ı Kerim C.11, s.99)
şöyle açıklamaktadır: “Sen bundan önce ne
107 Saf suresi 6. ayet.
108 Bakara suresi, 146. ayet
109 Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, C 4, s.146.
167