Page 34 - Siyer 4. Ünite
P. 34

SIYER

                     7. Veda Haccı ve Veda Hutbesi

                     Hicretin dokuzuncu yılında Âl-i İmrân suresinin doksan yedinci ayetinin nazil olmasıyla birlikte
                     hac Müslümanlara farz kılınmış oldu. Bunun üzerine Allah Resulü (s.a.v) , Hz. Ebu Bekir’i hac emiri
                     olarak Mekke’ye gönderdi. Ardından nazil olan Tevbe suresindeki hükümleri  hacca gelen
                                                                                       115
                     insanlara açıklaması için Hz. Ali’yi de peşlerinden yola çıkardı. Hz. Peygamber, müşriklere ül-
                     timatom verilen bu hac mevsiminden bir yıl sonra bizzat kendisi hac niyetiyle yola çıkacağını
                     Müslümanlara duyurarak onlardan da hazırlık yapmalarını istedi.
                                                                            116
                            SAHABENİN DİLİNDEN



                       İbn Abbas şöyle rivayet eder: “Resulullah dört umre yapmıştır. Umretü’l-hasr
                       denilen  Hudeybiye,  ertesi  sene  yapılan  Umretü’l-kaza,  Umretü’l-Cî’râne  ve
                       dördüncüsü haccıyla birlikte yaptığı umredir.”
                                                                  (İbn Sa’d, et-Tabakât, C 2, s. 155.)



                     Hz. Muhammed  (s.a.v.)  ile haccetmek isteyenler Medine’de toplandılar. Allah Resulü (s.a.v)  ailesinin
                     yanı sıra muhacir, ensar ve diğer Arap kabilelerinden pek çok Müslümanla birlikte Medine’den
                     ayrıldı. Hz. Peygamber ve kafile Zülhuleyfe’de ihrama girdikten sonra Zilhicce’nin dördüncü
                     günü Mekke’ye ulaştı. Kâbe’yi tavaf eden Allah Resulü (s.a.v)  iki rekât namaz kılarak Safâ ve Merve
                                                             arasında sa’y yaptı. Zilhicce’nin sekizinci günü
                                                             Mekke’den  ayrılıp  Mina’ya  gitti.  Ertesi  sabah
                                                             Müzdelife’den geçerek Arafat’a vardı.  Orada
                                                             vakfe için toplanmış olan yüz yirmi bin kişiye
                                                             hitap etti. Hac menasikini tamamladıktan son-
                                                             ra Medine’ye dönmek üzere Mekke’den ayrıl-
                                                             dı.
                                                               117
                                                             Hz.  Peygamber,  Veda  Haccı  esnasında  Arafat,
                                                             Mina ve Akabe gibi yerlerde farklı zamanlarda
                                                             Müslümanlara kısa ve veciz bir üslup ile hitap
                                                             etmiş Rebîa b. Ümeyye gibi gür sesli münadi-
                                                             ler ile cümlelerini daha uzaktakiler için tekrar
                                                             ettirmiştir. Resul-i Ekrem’in âdeta bir vedalaşma
                                                             anlamına gelen sözlerini serdettiği hutbeleri için
                                                             İbn Abbas , “Allah’a yemin ederim ki bu sözler
                                                                     (r.a.)
                                                             Resulullah’ın  ümmetine  vasiyetidir.  Burada  bu-
                                                             lunanlar bulunmayanlara tebliğ etsin.” demiştir.
                                                             Hz.  Peygamber’in  hutbelerinde  üzerinde  dur-
                      Görsel 4.13: Çağları aşan sesleniş:    duğu hususlar bütün insanlık için evrensel me-
                    Veda Hutbesi  (Minyatür: Zehra Çekin)    sajlar niteliğinde olmakla birlikte esas itibariyle
                                                             Allah’ın (c.c.)  affetmeyeceği iki büyük günah olan
                     şirk ve kul hakkına vurgu yapar. Zira tevhid ve Allah’a (c.c.)  itaatin gerekliği ile şirkten uzaklaştırılmak
                     istenen insana; can ve mal güvenliği, kan davalarının kaldırılması, suçun şahsiliği, emanete riayet,
                     eşlerin birbiri üzerindeki hakları, müminlerin kardeş ilan edilmesi ve daha birçok hukuki meseleye
                     yapılan vurgu ile de kul hakkına dikkat etmesi gerektiği hatırlatılır.
                                                                          118
                     115  Bu hükümlere göre bu yıldan sonra hiçbir müşrik hac yapamayacaktır. Kimse Kâbe’yi çıplak tavaf
                         etmeyecektir. Kimin Resulullah ile bir antlaşması varsa süresi doluncaya kadar geçerlidir.
                     116  İbn Sa’d, et-Tabakât, C 2, s. 153-154.
                     117  Vâkidî, Meğâzî, C 3, s. 1088-1115; İbn Sa’d, et-Tabakât, C 2, s. 157-168.
                     118  Bünyamin Erul, “Veda Hutbesi”, DİA, C 42, s. 591-593.



                   122122
   29   30   31   32   33   34   35   36   37   38   39