Page 36 - Siyer 4. Ünite
P. 36

SIYER

                                            8. Peygamberimizin Vefatı

                                            Tevhid mücadelesini ve İslam’ı tebliğ görevini en güzel şekilde yerine
                                            getirmiş olan Hz. Peygamber Veda Hutbesi’nde kendisini dinlemeye
                                            gelenlere; “… Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi
                           Derkenar         tamamladım ve sizin için din olarak İslam’ı beğendim…”  ayetini
                                                                                            119
               Sevgili Peygamberimiz aile   duyurduğunda layıkıyla yerine getirdiği vazifesini artık tamamladığı-
                                            nı da haber vermiş oluyordu. Aslında onun daha konuşmasının ba-
               fertleri için de mağfirette bulu-  şında bir daha buluşup buluşamayacaklarını bilmediği için sözlerinin
               nurdu. Ümmü Seleme’nin evin-  iyi  dinlenmesine  yönelik  tavsiyesinden  bir  nevi  vedalaşma  anlamı
               deyken “… Ey  Ehl-i Beyt! Allah   çıkaran ashâbdan bazıları Hz. Peygamber’in vefatının yaklaştığını dü-
               sizden, sadece günahı gidermek   şünmeye başlamıştı. Daha önceki uygulamalarındaki farklılıklar da
               ve sizi tertemiz yapmak istiyor.”   dikkat çekiciydi. Zira her Ramazan Kur’an-ı Kerim’i Cebrail (a.s.)  ilemu-

               (Ahzâb suresi, 33) ayeti nazil   kabele eden Hz. Peygamber o sene iki kere mukabelede bulunmuş-
               olduğunda kızı Fâtıma (r.a.) , torun-  tu. Ramazanın son on günü yaptığı itikafı da yirmi güne çıkarmıştı. 120
               ları Hasan (r.a.)  ve Hüseyin’i (r.a.)  ça-
               ğırarak onlarla birlikte yanında   Veda Haccı dönüşünden sonra hicretin onuncu yılında Hz. Peygam-
               bulunan Hz. Ali’yi birer örtü ile   ber’in sağlığı bozulmaya başladı. Ashâbıyla yapmış olduğu veda-
               örtmüş ve “Allah’ım, işte bunlar   laşmayı ahirete göçmüş olanlarla da gerçekleştirmek isteyen Allah
               benim  Ehl-i Beyt’imdir. Onların   Resulü (s.a.v.)  Uhud ve Baki kabristanlarını ziyaret ederek onlar için
               kirini gider ve onları tertemiz   mağfirette bulundu. Yaptığı bu ziyaretlerden sonra hastalığı iyice
               yap.” buyurmuştur.           arttı. Tedavi sürecini Hz. Aişe’nin odasında geçiren Allah Resulü (s.a.v.)
                                            mescide çıkamadığı süre boyunca namazları Ebu Bekir’in (r.a.)  kıldır-
                 (Tirmizî, Tefsiru’l-Kur’an, 33.)
                                            masını emretti. Kendisini iyi hissettiği bir gün mescide gittiğinde
                                            onu görenler sevinçten neredeyse namazlarını bozacaktı. Namazı
                                            kıldıran Hz. Ebu Bekir de mihrabı asıl sahibine vermek niyetiyle geri
                                            çekilmek istediyse de Allah Resulü (s.a.v.)  devam etmesi için ona işa-
                                            rette bulundu ve onun yanında namazını tamamladı. Hz. Ebu Bekir,
                                            Allah Resulü’nün (s.a.v.)  hastalığının hafiflediğini görünce kendisinden
                                            izin alarak evine gitti. Ancak sonrasında Hz. Peygamber’in durumu
                                            ağırlaştı. 632 yılında (h. 10) bakışları semada “En yüce dosta!” diye-
                                            rek hastalığının on üçüncü gününde Rabbine kavuştu. Vefat ettiğin-
                                            de altmış üç yaşındaydı. 121
                     Hz. Peygamber’in vefatı Müslümanları derinden üzdü ve sarstı. Öyle ki onun öldüğüne inanmayan-
                     lar oldu. Hz. Ömer Resulullah’ın (s.a.v.)  bayıldığını söyleyerek aksini iddia edenleri ölümle tehdit etti.

                             TARİHTEN BİR SAYFA



                      Allah  Resulü (s.a.v.)   hastalığı  esnasında  mescitte  bulunanlara  hitaben  “Allah  bir
                      kulunu, dünya ile kendi yanındakileri tercih etmekte muhayyer bıraktı. O kul da
                      Allah’ın yanında bulunanları tercih etti.” dedi. Onun bu sözünün ne anlama geldiğini
                      toplumda Ebu Bekir’den başka anlayan olmadı. O, “Ey Allah’ın Resulü, anam babam
                      sana feda olsun!” diyerek ağlamaya başladı. Bunun üzerine Hz. Peygamber, “Ey insanlar!
                      Dostluğuyla ve malıyla bana en fazla yardımı dokunan Ebu Bekir’dir. Eğer ümmetimden
                      bir dost edinseydim Ebu Bekir’i seçerdim. Lakin İslam kardeşliği daha üstündür.” diyerek
                      Ebu Bekir’i (r.a.)  takdir ve teselli etti.
                                                                      (İbn Hişâm, es-Sîre, C 4, s. 299.)



                     119  Mâide suresi, 3. ayet.
                     120  İbn Sa’d, et-Tabakât, C 2, s. 174-175.
                     121  İbn Hişâm, es-Sîre, C 4, s. 291-292, 301-303.



                   124124
   31   32   33   34   35   36   37   38   39   40   41