Page 15 - Hüsnihat 1. Ünite
P. 15

HÜSN-İ HAT SANATININ TANIMI VE GELİŞİMİ


            Eyüp Sultan Camii, Şişli Camii, Söğütlüçeşme Câmii ve Ankara Kocatepe Camii’nden
          başka onlarca camide yazıları vardır. 2 adet Mushaf-ı Şerîf, Cevşenü’l-Kebîr, Kırk Hadis
          ve sayısız hat levhaları yazmıştır. Yetiştirdiği talebeler arasında M. Halim Özyazıcı önde
          gelir. Günümüzde  Hasan Çelebi, Hüseyin Gündüz, Hüseyin Kutlu, Hüseyin Öksüz, Sa-
          vaş Çevik, Hüsrev Subaşı, Fuat Başar, Turan Sevgili; yurtdışında Hâşim Bağdâdî, Yusuf
          Zennûn  Hâmid Hoca’nın icazet verdiği talebeleridir. 18 Mayıs 1982’de vefat etmiş, vasiye-
          ti üzerine Karacaahmet Mezarlığı’na, Hattatlar Sofası denilen yerde Şeyh Hamdullah’ın
          yanına defnedilmiştir.

            Her birisi maharetleriyle tanınmış Hasan Çelebi (ö.1594), Derviş Ali (ö.1673), Yediku-
          leli Seyyid Abdullah (ö.1731), Mehmet Rasim Efendi (ö.1756), Mehmed Esad Yesârî Efen-
          di  (ö.1798), Yesârîzâde Mustafa İzzet Efendi (1776–1849), Şefîk Bey (ö.1880), Bakkal Arif
          Efendi (ö.1909), Nazif Bey (ö.1913), Ömer Vasfı Efendi (ö.1928), Aziz Efendi (1871–1934),
          Kâmil  Akdik (1861–1941), Neyzen Emin Dede (ö.1945), İsmail Hakkı Altunbezer (1873–

          1946), Mustafa Halim Özyazıcı (1898–1964), Necmeddin Okyay (1883–1976) gibi bir çok
          hattat da tarih sahnesinde yer almışlardır.

                     PAYLAŞALIM

                HAT  ENGEL TANIMAZ
                Babası, Yesârî Mehmed Esad’ı devrin meşhur hattatı Veliyüddin Efendi’ye götürüp yazı meşk etme-
             sini rica etmiş. Sağ tarafı tamamen felçli olan Mehmed Esad’ı gören Veliyüddin Efendi:
                -Bunda istidat yoktur,  diyerek isteklerini geri çevirmiş.
                Bunun üzerine baba oğul, yine devrin büyük hat ustası Dedezâde Mehmed Saîd Efendi’ye gitmişler.
             Dedezâde derviş tabiatlı ve kimseyi incitmeyen bir zât olduğundan, çocuğun bu işi başarabileceğine aklı
             yatmasa da geri çevirmemiş ve eline bir meşk vererek:
                -Oğlum, buna benzeterek yaz ve bir ara bana getir göster, demiş.
                Bir müddet sonra Mehmed Esad yazdıklarını hocasına getirdiğinde, hocası kendi yazdığı meşk zan-
             nederek:
                -Evladım ben sana, benim verdiğim meşki getir demedim, ona bakarak çalış da onu getir dedim,
             demiş.
                Daha ilk dersinde hocasını hayrete düşüren ve kısa zamanda icazetini devrin en meşhur hattatlarının
             huzurunda alan Mehmed Esad, kendisine ders vermekten kaçınanları üstün başarısıyla mahcup etmiş.
             Öyle ki, Veliyüddin Efendi, onun hâlini ve yazısındaki mükemmelliği gördükçe:
                -Cenâb-ı Hak bu zâtı, bizim kibirli burnumuzu kırmak için göndermiştir, dermiş.


            6.Günümüzde Hat Sanatının Durumu

            Hüsn-i hat sanatı, İslam sanatları içerisinde, Şeyh  Hamdullah’tan bu yana Türkler
          elinde sürekli gelişmiş ve 19.yüzyılda zirveye çıkmıştır. Cumhuriyet Dönemi’nde harf
          inkılabıyla sekteye uğrasa da kısa süre içerisinde hat üstatları tarafından klasik usulleriy-
          le tekrar eğitimine başlanmıştır. Hattat Kâmil Akdik, İsmail Hakkı Altunbezer, Necmet-
          tin Okyay, Nuri Korman, Mâcit Ayral, Mustafa Halim Özyazıcı ve Hamid Aytaç hat sana-
          tını günümüze taşıyan üstatlar olmuşlardır.  Bilhassa Hattat Hâmid Aytaç’ın hat sanatını
          unutulmaktan kurtarmak için yaptığı fedakârlıkları şükranla anmamız gerekir.



                                                       23
   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20