Page 9 - Hitabet ve Mesleki Uygulama 2. Ünite
P. 9
DİNÎ HİTABET
Hz. Peygamber (s.a.v.), iyice anlaşılmasını istediği sözleri dikkat çekmek ve akılda kalmasını sağ-
lamak için üç defa tekrar ederdi. Mesalâ bir defasında, ashabının önünde ayağa kalkmış ve üç defa
‘’Ey insanlar, aşırılıktan kaçının.” ifadesini kullanmıştır. Veda haccındaki hutbesinde “Ey insanlar!
27
Yarın beni size soracaklar, ne diyeceksiniz?” diye sormuş, sahabe-i kiramın: “Allah’ın elçiliğini yeri-
ne getirdin, vazifeni hakkıyla yaptın, bize öğütte bulundun, diye şahitlik ederiz.” demeleri üzerine
Hz. Peygamber (s.a.v.): “Şahid ol yâ Rab! Şahid ol yâ Rab! Şahid ol yâ Rab!” buyurmuşlardır. Hatta
28
namaz kıldırırken dahi dikkat çeken ayetleri bazen iki, bazen de üç defa tekrarlamıştır. Din görevlisi
de hitabet sırasında sık olmamak şartıyla önemli sözleri tekrarlayabilir. Böylece aktarılan mesajlar
dinleyenler tarafından daha iyi anlaşılmış olur. 29
İnsanlara hitap ederken söze onların ilgisini çekecek bir ifade ile başlamak edebi sanatlardan
biri olarak kabul edilir. Hz. Peygamber (s.a.v.) sözlü iletişimde dikkat çekici başlangıç ifadelerine yer
vermiştir. Yemin, bir ifadeyi üç defa tekrar etmek, soru sorma gibi yöntemleri söze başlarken uygu-
lamıştır. 30
İLKELER ÇIKARALIM
"Allah’a yemin ederim ki iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe iman
etmiş olmazsınız! Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz şeyi haber vereyim mi? Aranızda
selamı yaygınlaştırın!”
Müslim, "İman", 93.
Peygamberimiz (s.a.v.) , “Vallahi iman etmiş olmaz. Vallahi iman etmiş olmaz. Vallahi iman et-
miş olmaz.” buyurdu. Sahabiler: “Kim iman etmiş olmaz, Ya Resulallah?” diye sordular. Peygam-
berimiz, “Yapacağı fenalıklardan komşusu güven içinde olmayan kimse!” buyurdu.
Buhârî, "Edeb", 29.
Yukarıdaki hadislerden hitabete dair ilkeler çıkarınız.
• Muhataplarına soru sorma ortamı oluştururdu.
• ......................................................................................................................................................................................................................
• ......................................................................................................................................................................................................................
• ......................................................................................................................................................................................................................
Allah Resulü (s.a.v.) önemli ya da anlaşılması zor meselelerde konuşmalarına soru sorarak başla-
mıştır. Bu aynı zamanda iletişime zemin hazırlayan bir yöntemdir. Resul-i Ekrem (s.a.v.) bir gün, “Müf-
lis kimdir, bilir misiniz?” diye sormuş, ashap, “Bize göre müflis parası ve malı tükenen kimsedir.” şek-
linde cevap vermiş, bunun üzerine Resulullah şöyle demiştir: “Ümmetimin müflisi kıyamet gününde
namazı, orucu ve zekâtı ile gelen, fakat buna sövmüş, şuna iftira etmiş, onun malını yemiş, öbürünün
27 İbn Mâce, "Zühd", 28.
28 Buhârî, "İlim", 4.
29 bk. Tirmizî, Menâkıb, 9; İbn Mâce, Zühd, 28.
30 bk. Tirmizî, İlim, 6; Müslim, Îmân, 98; Buhârî, Hac, 132.
43