Page 22 - Hadis Metinleri 6. Ünite
P. 22
SOSYAL İLİŞKİLERLE İLGİLİ
HADİSLER
Cenazeye katılmak ve yakınlarına taziyede bulunmak; sevgi, saygı, dostluk, kardeşlik ve komşuluk
ilişkilerini güçlendiren görev ve sorumluluklar arasında gelir. Cenazeye saygı göstermek, onun hayattaki
yakınlarına karşı saygılı olmanın da bir göstergesidir. Akraba ve komşuların yemek hazırlayıp cenaze
evine götürmeleri müstehap görülür. Gerek definden sonra gerekse taziye ziyareti esnasında ölen kimseye
dua etmek ve Kur‘an okumak yine müstehap görülür. Aslında okunan Kur’an ve bağışlanan sevap da dua
hükmündedir. Yüce Kur’an, şu beyanı ile gelmiş-geçmiş müminleri dua, hayır ve rahmetle yâd edenleri
över: “Onlardan sonra gelenler şöyle
derler: Rabbimiz! Bizi ve bizden önce
iman etmiş olan kardeşlerimizi bağış-
la, iman edenlere karşı kalplerimizde
hiçbir kin bırakma. Rabbimiz, şüp-
hesiz sen çok şefkatlisin, çok merha-
metlisin!” Peygamberimiz de (s.a.v)
59
şöyle buyurur: “Ölülerinize Yâsîn oku-
yunuz.” 60
Yüce Rabbimiz şöyle buyurur:
“Nerede olursanız olun ölüm size
ulaşır; sarp ve sağlam kaleler içinde
olsanız bile...” Rasûl-i Ekrem (s.a.v)
61
de “Ağız tadını kaçıran ölümü sıklıkla
hatırlayın ve onu hatırdan çıkarmayın!” buyurur. Hz. Ali (r.a) de şöyle diyor: “Dünya bir sona doğru
62
başını alıp gitmekte, ahiret ise koşarak bize doğru gelmektedir. İnsanlar arasında, dünyanın da ahiretin de
isteklileri vardır. Siz ahireti istemeye bakın. Günü gün etmeyin. Bugün hesap günü değil, iş günüdür. Ama
yarın artık iş yok, yalnız hesap vardır.” ve “Nimetin tamamı, İslam üzere ölebilmektir.”
İşte kabir ziyareti, nefis muhasebesi yapmak ve dünya-ahiret dengesi kurmak açısından önem arz
eder. Çünkü mezar taşlarındaki “Hüve’l-Bâkî” (Bâki olan yalnız O’dur.) hükmünü gören bilinçli bir ziya-
retçi, kendisinin fâni olduğunu düşünerek ebedî hayatın başlangıcı ve yepyeni bir süreç için her an hazır-
lıklı olmak ister. Zira “Uyku, hafif bir ölümdür. Ölüm ise ağır bir uykudur.” Esasen iman, salih amel ve iyi
ahlak sahibi kimseler için ölüm en büyük saadet; imansız kimseler için de en büyük felaket olarak görülür.
8. VEDA HUTBESI’NDEN BÖLÜMLER
Hicretin onuncu yılındaki hac ibadeti esnasında Rasûlullah (s.a.v), arife günü Arafat’ta Allah’a (c.c)
hamd ü senadan sonra uzun bir hutbe irad etmişti. Cahiliye Devri’nin ahlak ve hukuk dışı âdet ve gele-
neklerini reddeden bu hutbe; İslam’ın evrensel mesajını, insanların kardeşliğini ve eşitliğini, temel hak ve
hürriyetleri açıklar. Tarihî belge niteliği taşıyan Veda Hutbesi şudur:
Ey İnsanlar! Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, bu seneden sonra sizinle burada belki de bir daha
hiç buluşamayacağım.
İnsanlar! Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şeh-
riniz (Mekke) nasıl mukaddes bir şehir ise canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her
türlü tecavüzden korunmuştur.
59 Haşr suresi, 10. ayet.
60 Ebû Dâvud, Cenâiz, 20; İbn Mâce, Cenâiz, 4; Ahmed b. Hanbel, V, 26, 27.
61 Nisâ suresi, 78. ayet.
62 Tirmizî, Kıyâmet, 26; Nesâî, Cenâiz, 3; İbn Mâce, Zühd, 31; Ahmed b. Hanbel, II, 293.
124