Page 4 - Hadis Metinleri 1. Ünite
P. 4

HADİSLERİ YORUMLAMA
                 VE ANLAMA




             2. HADİSLERİ ANLAMA VE YORUMLAMADA TEMEL İLKELER

             2.1. Rivayet-Dirayet Bütünlüğü

             Bir hadisin Hz. Peygamber’e (s.a.v) ait olduğunun tespit edilmesi ile onun doğru anlaşılıp yorumlan-
          ması hadis ilminin iki temel unsurudur. Bu iki unsurdan birincisi rivayet, ikincisi ise dirayet adını alır.
          Buhârî’nin hocası Ali İbnü’l-Medînî’nin (ö. 234/848) ifadesiyle “Hadislerin mana ve maksatlarını gereği
          gibi anlamak ilmin yarısıdır. Ricâl bilgisi ve hadislerin ravilerini tanımak ise ilmin diğer yarısıdır.” Başka
          bir deyişle buna  rivayet-dirayet bütünlüğü ve dengesi diyebiliriz.
             Hadis metinlerinin analizinde temel bir ilke olarak nakil-akıl ve hadis-fıkıh işbirliği son derece önem-
          lidir. Nitekim ilk hadis usulü yazarlarından biri sayılan Râmehürmüzî (ö.360/970) el-Muhaddisü’l-Fâsıl
          Beyne’r-Râvî ve’l-Vâî adlı eserinin yazılış gerekçesini şöyle açıklar:  “Hadis ile fıkıh (ince anlayış ve
          hüküm çıkarma) birlikte oldukları zaman tam olur, birbirlerinden ayrıldıkları zaman ise noksan kalırlar”.

             Bu demektir ki rivayet-dirayet bütünlüğü ilkesi gözetilmeyen bir hadisin analizi eksik kalacağından
          bu hadisten sağlıklı sonuç alınamaz. Bu ilkenin uygulanmasında da Kur’an-sünnet bütünlüğü, hadislerde
          konu bütünlüğü ve hadislerin söylendiği şartlar gibi unsurlara ihtiyaç duyulur.



                   BİLGİ KUTUSU

                   Hadis  öğrenmek,  raviyi
             tanımak, hadisi bizzat sahabe-
             den almak gibi sebeplerle ya-
             pılan ilim yolculuklarına “rıhle”
             ismi  verilir.  İlim  yolculukları
             tabiin döneminde artmıştır. Bu
             da hadislerin tedvinini (topla-
             nıp kayıt altına alınmasını) hız-
             landırmıştır.




             2.2. Kur’an-Sünnet Bütünlüğü
             Hz. Peygamber’in (s.a.v)  Kur’an’ın temel ilke ve esaslarına ters düşecek bir beyanda bulunması ve
          hüküm koyması söz konusu olamaz. Rasûlullah (s.a.v) Kur’an ile o kadar içli dışlıdır ki isnadı kesin olarak
          bilinen, mana ve maksadı tam olarak ortaya konulan bir hadis veya sünnetin, Kur’an’la çelişmesi düşünü-
          lemez. Görünüşte aralarında zıtlık bulunan ayet ve hadislerin, mana ve maksatlarının anlaşılmasıyla bir-
          likte onların problem olmaktan çıktıkları görülür. Tabii bu problemin çözümü, derin bir Kur’an ve sünnet
          bilgisiyle beraber güçlü sentez yeteneği ile mümkündür.

             Yüce İslam’ın hüküm ve değerlerinin iki ana kaynağı Kur’an ve sünnettir. Kur’an’ı sünnetten ve sün-
          neti Kur’an’dan ayrı düşünmek mümkün değildir. Her iki kaynağın tabii bir bütünlük içinde algılanıp
          değerlendirilmesi ve korunup kollanması gerektiği açıktır. Şu ayetler, tartışmalı bir konunun çözümünün
          Kur’an ve sünnetin ilkelerinde aranması gerektiğini öğretir: “Ey iman edenler! Allah’a, Peygamber’e
          ve sizden olan yetkililere, yöneticilere itaat edin. Ve bir konuda anlaşmazlığa düştüğünüzde eğer Al-
          lah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız onu Allah’a ve Elçisi’ne götürün. Şüphesiz bu, en hayırlısı ve
          sonuç olarak en güzelidir.” , “Allah ve Elçisi bir konuda hüküm verdikten sonra mümin bir erkek
                                      7
          7   Nisâ suresi, 59 ayet.

                                                           12
   1   2   3   4   5   6   7   8   9