Page 5 - Hadis 6. Ünite
P. 5
HADİS VE SÜNNETİN ANLAŞILMASI
nete giremeyecekleri, mutlaka günahlarının cezasını çekecekleri ancak Allah’tan başka tanrı
olmadığına inanıyorlarsa eninde sonunda cennete gireceklerini anlarız. Bu yöntemle hadis-
leri yorumlamaya “cem-te’lif” denir.
Birbiriyle çelişiyor gibi görünen hadisler bazen Hz.
Peygamberin peygamberliğinin farklı zamanlarına ait
uygulamaları anlatıyor olabilir. Mesela, önceleri ser-
best olan bir uygulama daha sonra yasaklanabilmiştir.
Yahut önce yasak olan bir fiil daha sonra serbest bıra-
kılabilmiştir. Dinî ve hukûkî hükümlerin topluma yavaş
yavaş, sindire sindire öğretilmesi bakımından bu deği-
şikliklerin olması oldukça tabiidir. Mesela Peygamber
Efendimiz önceleri kabirleri ziyaret etmeyi yasaklamış
ancak daha sonra serbest bırakmıştı. Hükümlerin za-
3
man içinde değişmesine “nesih” denir. Hadislerde nesih ile ilgili yazılmış Türkçe
Garîbü’l-Hadis bir eser.
Garîbü’l-hadis, hadis metinlerinde geçen
ve az kullanıldığı için anlaşılması zor olan keli- ARAŞTIRALIM
meleri açıklayan bir ilim dalıdır. Bu ilim saye-
sinde hadislerde geçen nadir kelime ve kav- “Allah Teâlâ akrabalık bağına şöy-
ramlara yanlış anlam yüklenmemiş olur. le dedi: “Ne dersin, seninle bağını
Arap Yarımadasının değişik bölgelerinden sürdürenle ben de bağımı sürdür-
gelen bedevîler, Resulullah’a İslamiyet’e dair sem, seninle bağını koparanla ben
sorular sorarlardı. Arapçayı edebî incelikleriy- de bağımı koparsam, bundan mem-
le bilen Peygamber Efendimiz de onlara kendi nun olur musun?” Akrabalık bağı da:
“Evet” dedi.”
lehçeleriyle cevap verirdi. Çünkü Allah Teâlâ
ona az sözle çok anlam ifade etme (cevâ- (Buhârî, Edeb, 13; Müslim, Birr ve’s-Sı-
la, 16.)
miu’l-kelim) yeteneği vermişti.
4
Bu hadis-i şerifin anlamını hadis-
Resulullah Efendimizin vefatından sonra lerde mecaz kullanımı bakımından
yeni Müslümanların sayısı artınca, hadisler- araştıralım.
deki nadir kelimeleri açıklamaya daha çok
ihtiyaç duyuldu. Mesela “Rikâzda beşte bir vardır.” hadisini ele alalım. İmâm-ı Âzam Ebu
5
Hanîfe ve talebeleri “rikâz” kelimesine, hem harabelerde eski milletlerden kalan define hem
de yerde bulunan veya yerden çıkarılan maden anlamı vermişlerdir. Buhârî (ö. 256/869) ve
İbn Hazm (ö. 456/1063) gibi âlimler ise, kelimenin anlamını sadece Cahiliye Dönemi'nin
definesi ile sınırlı tutmuşlardır. Kelimeye verilen anlam değişince hadisten hareketle elde
edilen fıkhî sonuçlar da değişmiştir. Demek oluyor ki hadislerin mana ve maksadının farklı
anlaşılmasında ve yorumlanmasında, kelime ve kavramlara yüklenen anlamların rolü vardır.
3 Müslim, Cenâiz, 106.
4 Buhârî, İ’tisâm, 1; Müslim, Mesâcid, 7.
5 Buhârî, Zekât, 66; Müslim, Hudûd, 45.
141