Page 24 - Fıkıh Okumaları 3. Ünite
P. 24
3. ÜNİTE
İslam’da farz ve vacib olan sadakalardan başka, kapsamı çok geniş bir sadaka anlayışı
vardır. Mal veya parayı tasadduk etme yanında, mümin kardeşinin güler yüz veya tatlı dille
gönlünü hoşnut etmek, hatta hayvanlara yapılan iyi muamele gibi pek çok fiil ve davranış sa-
daka olarak nitelendirilmiştir. Sadaka-i cariye, vakfedilmiş sadaka ile diğer hayır ve hasenat
da bu niteliktedir. Bir hadiste sürekli ecir kaynağı olan ameller arasında sayılan sadaka-i ca-
riye; yol, köprü, çeşme, mescid, yoksullar için aş evi, hastahane ve okul gibi hayır yerlerini
41
kapsamına alır. İnsanlar bu gibi yerlerden yararlandığı sürece, bunları yaptıranlar, yapılma-
sına sebep olanlar, yol gösterenler ve destek olanlar, gerek sağlıklarında ve gerekse vefatla-
rından sonra ecir almaya devam ederler. Sadaka kapsamının genişliğini şu hadiste görmek
mümkündür: “İçinde Güneş doğan her gün, insanların her bir mafsalı için kendilerine bir
sadaka gerekir. Mesela; iki kişinin arasında adaletle hükmetmen bir sadakadır. Hayvanına
binmek isteyen bir kimseye yardım ederek, hayvana bindirmen veya eşyasını hayvana yük-
lemen bir sadakadır. Güzel söz bir sadakadır. Namaza giderken attığın her adım sadakadır.
Gelip geçene sıkıntı veren şeyleri yoldan kaldırman bir sadakadır.”
42
İslam âlimlerine göre zekât ve vergi ayrı ayrı mükellefiyetlerdir. Devlete verilen vergi, aynı
maldan verilmesi gereken zekât borcunu düşürmez. Ver ginin zekâta benzeyen bazı yönleri
bulunsa da, vergiden doğan hukuki ilişki bir borç ilişkisidir. Mükellef vergi borcunu çıkardığı
gibi mali bir ibadet olan zekâtını Allah’ın emrine uyarak, onun rızasına kavuş mayı dileyerek
gönül hoşnutluğu ve halis bir niyetle yerine getirmelidir.
3. HAC
Dinimizde kutsal olarak kabul edilen mekânlardan hangilerini biliyorsunuz?
Hac sözlükte, “kastetmek, yönelmek” anlamına gelen bir kelimedir. Fıkıh terimi olarak
ise hac, “Mekke şehrindeki Kâbe’yi ve civarındaki kutsal sayı lan özel yerleri, özel vakit için-
de, usulüne uygun olarak ziyaret etmek ve yapılması gereken diğer menâsiki yerine getir-
mek” demektir. Bunların hep sine birden hac ile ilgili işler ve ibadetler anlamında “menâsi-
kü’l-hac” denir. 43
Tarihsel açıdan bakıldığında Kâbe’nin İs-
lam’dan önce de kutsal sayıldığı, insanların dinî
NOT EDELİM duygu larla onun etrafında tavaf ettikleri bilin-
Haccın farzı üçtür: mektedir. İslam, hicri dokuzuncu yılda (631)
1. İhram haccı farz kılarak Kâbe’yi İslam dışı uygulama-
2. Kâbe’yi tavaf lardan arındırmıştır.
3. Arafat’ta vakfe
Hac görevini yerine getiren Müslüman, be-
den sağlığı ve zenginlik nimetlerinin şükrünü
yerine getirmiş olmanın huzurunu hisseder. Al-
41 bk. Dârimi, Mukaddime, 46.
42 Buhârî, Sulh, 11; Müslim, Zekât, 56; Ebu Dâvud, Tatavvu’, 12.
43 Diyanet İşleri Başkanlığı, İlmihal, C. 1, s. 514.
73