Page 19 - Fıkıh Okumaları 2. Ünite
P. 19
2. ÜNİTE
2.4. Seferîlikte Namaz
Namazların kısaltılarak kılınmasına “kasru’s-salat” denir. Namazla yükümlü olan bir
kişi, ikamet ettiği yerden belli bir mesafeye yolculuk yaptığı zaman (seferîlikte) dört rekatlı
farz namazları iki rekat kılar. Namazları kısaltarak kılınabilecek mesafe, ortalama yürüyüşle
onsekiz saatlik bir yolculuktur. Bu mesafe yaklaşık 90 km olarak belirlenmiştir. 90 km’lik me-
safeye yolculuk yapacak kimse dinen seferî (yolcu) sayılır ve namazı kısaltarak kılar. Yolculuk
mesafesinin hesaplanmasında sadece gidiş veya sadece dönüş dikkate alınır. İkisi birleştiri-
lerek hesaplama yapılmaz. Hanefilere göre yolcuların dört rekatlı farz namazları kısaltarak
kılmaları vaciptir. Yolcunun namazlarını bilerek iki rekâttan fazla kılması mekruhtur. Bununla
birlikte iki rekât kılıp da teşehhütte bulunduktan yani tahiyyatı okuduktan sonra kalkıp iki
rekât daha kılacak olsa farzı eda etmiş, son iki rekât da nafile olmuş olur. Vacip olan kısaltmayı
terketmiş ve namaz selamını geciktirmiş olmasından dolayı mekruh bir iş yapmış sayılır. Şâfiî
mezhebine göre ise yolcu dilerse tam kılar, dilerse kısaltır.
Yolcular, farz namazları cemaat hâlinde de ikişer rekât olarak kılarlar. Mukim olan kişi
yolcuya, yolcu da mukime uyabilir. Yolcu, yolcu olmayan (mukim) imama uyarsa, imam ile bir-
likte dört rekât namazı tam kılar. Yolcu olmayan, yolcu olana uyarsa, imam iki rekâtta selam
verdikten sonra yolcu olmayan, ayağa kalkıp iki rekât daha kılarak dört rekâtı tamamlar. Böyle
bir durumda imamın, kendisinin yolcu olduğunu, cemaatin dörde tamamlaması gerektiğini
namazdan önce hatırlatması müstehaptır.
2.5 Namazla ilgili diğer hükümler
İki Namazı Birleştirmek (Cemu’s-salâteyn)
İki namazı bir vakitte kılmaya cem‘u’s-salâteyn denir. İki namazın birleştirilerek bir va-
kitte kılınması “öğle ile ikindi” ve “akşam ile yatsı” namazları için söz konusudur. İki namazın,
bunlardan birincisinin vakti içinde birleştirilerek peş peşe kılınmasına “cem-i takdîm” (öne ala-
rak birleştirmek), ikincisinin vakti içinde birleştirilerek peş peşe kılınmasına ise “cem-i te’hîr”
(sona bırakarak birleştirmek) adı verilmiştir. Buna göre öğle ile ikindiyi öğle vaktinde, akşam
ile yatsıyı akşam vaktinde birleştirilerek peş peşe kılmak cem-i takdîm olur. Buna karşılık, öğle
ile ikindiyi ikindi vaktinde, akşam ile yatsıyı yatsı vaktinde birleştirilerek peş peşe kılmak da
cem-i te’hîr olur.
Öğleyi geciktirerek kendine ait son vaktinde, ardından ikindiyi de kendisine ait ilk vak-
tinde kılmak, akşamı son vaktinde ve ardından yatsıyı kendisine ait ilk vaktinde kılmak da
görünüş itibariyle cem sayılır. Bu şekildeki ceme, “cem-i sûrî” denir. Hanefiler iki namazın
gerçekten birleştirilerek kılınmasını sadece hac esnasında Arafat ve Müzdelife’de caiz görür-
ler. Şâfiîlere göre gerek hacda gerekse belirli şartlar dâhilinde yolculuk, korku, aşırı yağmur
ve benzeri mazeretler sebebiyle namazlar birleştirilebilir. İhtiyaca binaen ve belirli şartlar al-
tında cevaz verilen cem etme ruhsatını amacı doğrultusunda kullanmak gerekir. Bunun için,
namazın beş vakit olarak farz kılınmasındaki hikmetlerden uzaklaştıran ve namaz vakitlerini
üçe indirme izlenimi verecek davranışlardan kaçınmak gerekir. Yani namaz ibadetinin vakitli
bir ibadet olması nedeni ile cem etmenin bir mazerete dayanması gerekir. Mesela yolculuğa
çıkarken öğle namazının vakti girmiş fakat ikindi namazını vaktinde kılmak mümkün olmaya-
45