Page 9 - 12. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 1. Ünite
P. 9
1. Ünite İSLAM VE BİLİM
mıştır. Kur’an ve sünnetin ilme, bilgiye ve öğrenmeye teşvik eden buyrukları, Müslümanların
19
başta dinî ilimler olmak üzere insanlığın faydasına olan her türlü bilgiye yönelmelerine vesile
oldu. İslam bilim tarihinde öncelikle dinin iki ana kaynağı olan Kur’an ve sünnetin anlaşılması
ve yorumlanmasına odaklanmış bir ilmî faaliyetin oluştuğu görülmektedir. Bu kapsamda hadis,
tefsir, fıkıh ve kelam gibi ilim dalları oluşmuştur. Daha sonra ise fen bilimleri ve sosyal bilimler
üzerinden bilim ve düşünce gelişmiştir.
İnanan insan açısından ilmin en önemli so-
rularından biri şudur: “Allah gökleri ve yeri nasıl
yönetmektedir?” Buna bağlı bir diğer soru da şu-
dur: “İnsan zihni acaba Allah'ın gökleri ve yeri nasıl
yönettiğini kavrayabilir mi?” Bu soruların cevapları
Kur’an'da şöyle verilmektedir: “Onlar göklerin ve
yerin yönetimi üzerinde ve Allah'ın yarattığı şey-
ler üzerinde düşünmediler mi...?” “Allah O'dur
20
ki, yedi göğü ve yerden de onun mislini yarattı.
Emir bunlar arasından indirilir ki, Allah'ın her 12.1.6. (...ve kul rabbi zidnî ilmen.) "...
şeye gücü yeter olduğunu ve Allah'ın kesin olarak Rabb'im ilmimi artır de..."
her şeyi bir ilim ile kuşatmış olduğunu bilesiniz.” 21 Tâhâ : 114
Yukarıdaki ilk ayette insanlar, göklerin ve yerin yönetimine dikkat çekilmektedir, yani gök-
lerin ve yerin hangi kanun ve prensiplere bağlı olarak gerçekleştiği üzerinde insanlar sistematik
düşünmeye sevk edilmektedir. İşte İslam uygarlığının klasik döneminde Müslümanlar, bu moti-
vasyonlarla kendilerini ve içinde yaşadıkları uzayı anlamaya yönelmişlerdir. Matematik, mantık,
fizik, kimya, astronomi, botanik gibi bilimlerle ve felsefeyle uğraşmalarının temelindeki moti-
vasyon budur. İslam'da ilme, öğrenmeye ve düşünmeye verilen önem, aslında insana verilen
önemin bir göstergesidir. 22
Vahiy merkezli başlayan İslam bilim ve düşüncesinin önemli aşamalarından biri felsefe-
nin İslam dünyasına girmesidir. Felsefenin İslam dünyasına girmesi tercüme faaliyetlerinin bir
sonucudur. İlk tercüme çalışmaları Emeviler Dönemi'nde başlamış, 750 yılından 900 yılına ka-
dar sürmüştür. Bu dönemde Sanskritçe, Pehlevice, Yunanca ve Süryaniceden eserler tercüme
edilmiştir. Bu amaçla Abbasi Halifesi Me’mun, Bağdat’ta kütüphane, akademi ve tercüme bü-
rosundan oluşan beytü’l-hikme adı verilen bir müessese kurdu. Beytü’l-hikme’deki mütercim-
lerin başında Arapça ve tıp ilimlerinde otorite olan Huneyn b. İshak adlı bir hekim vardı. İslam
23
dünyasında başlayan tercüme faaliyetleri salt bir nakil olmayıp felsefenin, İslam düşüncesi ile
yeniden hayat bulup hikmete dönüşmesidir.
Müslüman bilim adamları öncelikle, Batı’da Roma ve Doğu’da Çin olmak üzere, diğer
devletlerde geliştirilen bilim ve teknolojinin yanlış ve tutarsız noktalarını çıkartarak almış,
kendilerine fayda sağlayacak duruma getirmişlerdir. İlk adım niteliğindeki çalışmalarının
ardından, elde ettikleri bilgileri değerlendirip yorumlayarak bilim ve teknolojiye katkıda
bulunmaya başlamışlardır. Hicri beşinci yüzyılın ikinci yarısında dönemin İslam bilim adamları
19 Alparslan Açıkgenç, Doğu’dan Batı’ya Düşüncenin Serüveni, C 5, s. 19.
20 A‘râf suresi, 185. ayet.
21 Talâk suresi, 12. ayet.
22 Şakir Kocabaş, "İslam ve Bilim", Divan, sayı 1, s. 71-72.
23 bk. Corci Zeydan, İslam Uygarlıkları Tarihi, C 2, s. 82,186.
18