Page 16 - Akaid 6. Ünite
P. 16

AHİRETE İMAN                             6. Ünite





            lerinden ibarettir. Herkes bu köprüye gelecek ve cehenneme girecek olanlar da buradan aşağıya
            düşeceklerdir. Müminlerin sırat üzerinden geçerek cennete ulaşmalarının hikmeti, sevinçlerinin
            fazlalaşması ve kurtuldukları için şükürlerinin artmasıdır.
                 Sırat kelimesi, cehennem üzerine kurulacak köprü anlamında hadislerde de geçmektedir. Bu
            hadislerde sıratın cehennem üzerine uzatılaca ğı, ondan ilk geçenlerin Hz. Muhammed (s.a.v.) ve
            onun ümmeti olacağı, o gün sadece peygamberlerin konuşacakları, bütün duaların “Kurtar Alla-
            hım! Kurtar Allahım!” şeklinde olacağı  insanların bir kısmının oradan şimşek gibi, bir kısmının
                                               81
            rüzgâr gibi, bazılarının sürünerek geçeceği, kâfirlerle günahları affolunmayan müminlerin iki tara-
            fında asılı kancalar tarafın dan tutularak cehenneme atılacakları bildirilmekte  ve sıratı  geçenlerin
                                                                                82
            cennete girecekleri haber verilmektedir. 83
                 Halk arasındaki anlatımla kıldan ince kılıçtan keskin olduğu belirtilen sırat, müminler için çok
            geniş bir yola dönüşecektir. Sırat’ın darlığında veya genişliğinde, geçmenin kolaylığı veya zorlu-
            ğunda belirleyici olan, kişilerin iman ve salih amelleridir. Herkes buradan geçecektir. Müminler
            yaptıkları amellerine göre kimi süratli, kimi daha yavaş olarak bu yoldan yürüyecek, kafirler ve
            günahkarlar ise cehenneme düşeceklerdir.

                 Şefaat

                 Sözlükte  “tek  olan  bir  şeyi   O
            dengi  veya  benzeriyle  çift  hale  ge-  OKUYALIM
            tirmek;  birinin  önüne  düşüp  işini
            görmeye çalışmak, işinin görülmesi   Ebu Hureyre'den (r.a) rivayet edildiğine göre: “Ey
            için  birinin  aracılığını  istemek”  an-  Allah’ın  Resulü!  Yüce  Rabb’in  sana  şefaat  konu-
            lamlarındaki şef‘ kökünden türeyen   sunda  nasıl  bir  hak  bahşetti?”  diye  sorulunca  şu
            şefaat,  “yardım  etmek,  suçunun   cevabı almıştır: “Senin ilme olan tutkunu bildiğim
            bağışlanması  veya  dileğinin  yerine   için bunu bana ilk soranın da sen olacağını tahmin
            getirilmesi  için  birine  aracılık  et-  etmiştim. Benim şefaatim, kalbi dilini, dili de kal-
            mek” manalarına gelir. Terim olarak   bini tasdik ederek Allah’tan başka ilah olmadığına
            “kıyamet  gününde  peygamberlerin   samimiyetle şehâdet eden kimse içindir."
            ve kendilerine izin verilen salih kul-                      (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 518.)
            ların, müminlerin bağışlanması için
            Allah  (c.c)  katında  niyazda  bulun-  “Her  peygamberin  niyaz  ettiği  bir  duası  vardır.
            ması” anlamında kullanılır. 84     Ben de duamı kıyamet gününde ümmetime şefaat
                                               etmek için saklamak istiyorum.”
                 Kur’an’da  şefaati  konu  edinen                                  (Müslim, İman, 334.)
            ayetlerdeki  ana  fikir,  genel  olarak
            şirk inancının reddi ve tevhid inan-  “Ben  âdemoğlunun  efendisi,  kabri  ilk  açılacak,
            cının telkin edilmesi olmuştur. Dola-  ilk şefaat edecek olan ve şefaati ilk kabul edilecek
            yısıyla  şefaatten  mahrum  olanların   olanım."
            ana vasfı inkâr ve şirktir. 85                                     ”(Ebu Davud, Sünnet, 13.)
                Kur’an’da putperestlerin kendi-
                                                                                        86
            lerini Allah’a (c.c) yaklaştıracağına inandıkları için putlara tapındıklarına dair iddiaları  reddedil-
            miş  ve  kıyamet  günü  Allah’tan  (c.c)  başka  hiçbir  dost  ve  şefaatçinin  olmayacağı  belirtilerek
                 ِ ِ
                          ِ
                      ِ
            “ ... هنْذاِب  َّ لا هدنع ع َ فشي ىٖذَّلا اَذ نم...”, ٖ “…İzni olmadan onun katında kim şefaat edebilir?…”
                                                                                                 87
                               ْ
                         َ ْ
                ٖ
                            ُ
                                         ْ َ
                       ُ
                                َ
            buyrulmuş ve o gün şefaatin ancak Allah’ın (c.c) izni ve rızasıyla gerçekleşeceği bildirilmiştir.
            81. Buhârî, Rikâk, 52, Ezan, 129; Tevhid, 24; Müslim, İman, 299.
            82. Buhârî, Rikâk, 52; Müslim, İman, 329.
            83. Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 392.
            84. Mustafa Alıcı, “Şefaat”,  TDV İslam Ansiklopedisi, C 38, s. 411.
            85. bk. Mümin suresi, 18; Müddessir suresi, 41-48. ayetler.
            86. bk. Zümer suresi, 3. ayet.
            87. Bakara suresi, 255. ayet.
             126
   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21