Page 11 - Akaid 1. Ünite
P. 11

1. Ünite         1. Ünite                       AKAİD İLMİ






                OKUMA PARÇASI



                                            İNSANIN DİNÎ TABİATI



                    Yüce Allah’ı bu dünyada açıkça göremeyiz. Fakat bütün varlıkların, olay-
                   ların, sebeplerin arkasında ve ötesinde O’nun varlığı kesin bir gerçektir.
                   Kendi benliğimizin farkına varmaya ve kendimizi tanımaya başladığımız
                   anlar, aynı zamanda kendimizi Allah’a (c.c) yakın bulduğumuz anlardır. Va-
                   roluşla ilgili gerilim ve huzursuzluklarımız, temelde, kendi benliğimizi tam
                   olarak kavrama ve onu kalıcı bir temele oturtma güçlüğünden kaynakla-
                   nır. Bilmeliyiz ki Yüce Allah, varoluşumuzun, benliğimizin en derininde ve
                   merkezinde yer alır. Bizi O’na doğru sürükleyen, ancak O’na bağlanarak
                   ve O’nu hatırlayarak tatmin olabileceğimiz ve huzur bulabileceğimiz bir
                   tabiata sahibiz (bk. Ra’d suresi, 7. ayet).


                    Allah’ı (c.c) hatırlamak kendi benliğimizi hatırlamakla, O’nu unutmak ise
                   yine kendimizi unutmakla eşdeğerdir (bk. Haşr suresi, 19. ayet; Tevbe su-
                   resi, 67. ayet). Benliğimizin asıl kaynağı olan Yüce Allah, iç dünyamızda ve
                   dışımızdaki kâinatta sayısız işaret, delil, iz, belirti ve rehberlikle bize ken-
                   disini hatırlatır ve yansıtır (bk. Fussilet suresi, 53. ayet). Hakikati bulmak
                   isteyen için sayısız imkânlar vardır. Aklını, vicdanını ve diğer insanî yete-
                   neklerini sağlıklı geliştiren ve doğasına uygun kullanan kimseler için din
                   yolu, fıtrat ve erdem yoludur. Basiretli ve inançlı bir bakış, tabiatın derin
                   anlamını açığa çıkartır. Sıradan ve sığ bir bakış açısıyla bir sivrisinek, yal-
                   nızca bir böcektir; inanan kimseler içinse “Rablerinden gelen bir gerçektir.”
                   (Bakara suresi, 26.  ayet).

                    Allah’ı (c.c) sevmek ve bilmek, O’na bağlanmak ve kulluğuna razı olmak,
                   kendini bilen ve bulan kimsenin varacağı son duraktır. Din; bize sonra-
                   dan öğretilen, dıştan zorlama ve baskıların bir ürünü değildir. Dinin kökü,
                   kaynağı, çekirdeği, yaratılışımızın özündedir. Yüce Allah, kendi mührünü
                   eseri olan her şeye vurmuştur. Allah’ın (c.c) verdiği bu en güzel doğal ren-
                   ge uymak ve O’na kulluk etmek (bk. Bakara suresi 138. ayet.) kurtuluş ve
                   mutluluğun tek yoludur. Allah’ın (c.c) bütün elçileri, insanın kalbindeki bu
                   ilahi mührü açmak, ona kendini tanıtmak için uğraş vermişlerdir. Kendini
                   aldatma tuzağına düşenler, hakikate gözünü kapayanlar, ısrarla sürdür-
                   dükleri kötü ve yanlış davranışları sebebiyle kalp gözü kapananlar dışın-
                   da herkes, bu ilahi mesajda kendisini bulmuş ve kendisini bilmiştir. De-
                   ğişmez olan fıtrat kanunu, kıyamete kadar yürürlüktedir ve değiştirilmesi
                   de mümkün olmayacaktır. Yüce Allah, konuyla ilgili olarak şöyle buyurur:
                    Kendini, Allah’ın (c.c) birliğine inanan bir kimse olarak dine yönelt! Allah
                   (c.c) insanları bu yaratılış (fıtrat) üzerine yaratmıştır. Allah’ın (c.c) yarat-
                   masında da bir değişiklik yoktur. Dosdoğru din de budur fakat insanların
                   çoğu bilmezler (bk. Rûm suresi 30. ayet.).









                                                                                              21
   6   7   8   9   10   11   12   13   14   15