Page 10 - İslam Tarihi 2. Ünite
P. 10
Nihayet Iraklıların üstünlüğü ile devam eden savaşın seyri Muaviye’nin komutanlarından Amr b. el-
Âs’ın teklif ettiği tahkim çağrısı ile farklı bir boyut kazandı. Muaviye, askerlerine ellerinde bulunan
Kur’an sayfalarını mızraklarının ucuna takarak Iraklıları ilahî kitabın hakemliğine çağırmalarını emretti.
Şam ordusunu mutlak yenilgiden kurtarmak amacıyla yapılan çağrı beklendiği gibi Irak askerlerini te-
reddüde düşürdü ve orduda karışıklığa sebep oldu. Durumu gören Hz. Ali, bunun bir savaş hilesi oldu-
ğunu söyleyerek askerlerini savaşa devam yönünde ikna etmeye çalıştı. Ne var ki ordusunun büyük bir
kısmı savaşın derhal durdurulmasını istiyordu. Sonunda Hz. Ali askerlerinin ısrarıyla tahkime razı olmak
durumunda kaldı. Böylece Iraklılarla Şamlılar arasında yaklaşık üç ay süren mücadele, hakeme müraca-
at etme kararının alınmasıyla durdurulmuş oldu. Bununla birlikte Sıffîn Savaşı her iki taraftan binlerce
Müslümanın ölümüyle sonuçlanmıştır.
26
Muaviye hakem olarak Amr b. el-Âs’ı seçti. Hz. Ali de bu görev için Abdullah b. Abbas’ı düşünüyordu.
Fakat kendisini tahkimi kabul etmeye zorlayanlar, Ebu Musa el-Eş’arî’nin hakem olması yönünde ısrarcı
olunca bir kez daha onların isteğini kabul etmek zorunda kaldı. Ardından hakemlerin uyacağı kuralları be-
lirleyen bir tahkimname kaleme alındı. Her iki tarafın verilecek hükme razı olacağını taahhüt ettiği metne
göre hakemler halifelik meselesini Kur’an ve sünnete başvurarak adil bir şekilde çözecekti. Ancak hilafete
Hz. Ali ve Muaviye dışında birisinin getirilmesi yönünde hakemlerin aldığı karara rağmen Amr b. el-Âs,
Muaviye’yi halife ilan ettiğini açıkladı. Diğer taraftan Hz. Ali, tahkimnameye aykırılığı sebebiyle hakem-
lerin kararını tanımadığını bildirdi. Meseleyi çözmesi beklenen fakat daha karmaşık hâle getiren hakem
olayının ardından Hz. Ali, Kûfe’ye Muaviye de Şam’a gitmek üzere Sıffîn’den ayrıldılar. Muaviye Halife’ye
asi bir vali iken tahkim sayesinde ona denk bir
pozisyon elde etmiş oldu. Nitekim Şamlılar dö-
TETKİK nüş yolunda Muaviye’ye halife olarak biat etti-
ler. Irak cephesinde ise mevcut ihtilaflar arta-
rak devam etti. Öyle ki tahkimi kabul edenlerle
etmeyenler arasındaki sert tartışmalar Hz.
Hz. Ali Dönemi’nde yaşanan ihtilafların han- Ali’nin ordusunda bölünmeye sebep oldu. Ni-
gi siyasi ve itikadî mezheplerin oluşumuna tekim “... Hüküm ancak Allah’ındır...” ayetini
27
zemin teşkil ettiğini araştırınız. kendilerine slogan edinen, daha sonra Hâricî
ismi ile anılacak olan bir grup Hz. Ali’nin yanın-
dan ayrılarak ona karşı isyan başlattı.
28
Hâricîler Hz. Ali’nin Irak’ta sağlamaya ça-
lıştığı birliğin önünde büyük bir engel teşkil
ettiler. Zira halife Şamlıları bırakıp Iraklılar ara-
sından çıkan bu isyancı grup ile mücadele etmek zorunda kalmıştır. Hz. Ali, Hâricîler ile giriştiği askerî
mücadelede büyük oranda başarılı olmuşsa da öldürülenlerin intikamını almak için harekete geçen bir
Hâricî tarafından 661 yılında şehit edilmiştir. 29
6. Dört Halife Dönemi’nin İslam Tarihindeki Yeri ve Önemi
Hz. Peygamber Dönemi’nde İslam’a davetin bir gereği olarak başlatılan fetih hareketleri Hulefâ-yi
Râşidîn Devri’nde Arap Yarımadası’nın dışına taşınmıştır. Nitekim Müslümanların gerçekleştirdiği fetih-
ler neticesinde Irak, İran, Horasan, Azerbaycan ve çevresi ile Suriye, Filistin, Mısır ve Kuzey Afrika İslam
topraklarına dâhil edilmiştir. Farklı millet ve dinlere mensup insanların yaşadığı bu büyük coğrafyanın
kontrolünün sağlanması ve İslamlaşması için de ciddi düzenlemeler yapılmıştır. Müslümanlar fethettikleri
ülkelerin sakinlerine -cizye ödemek şartıyla- mensup oldukları dine bağlı kalma özgürlüğü tanımışlar, İsla-
miyet’i kabul edenlere de kendileriyle eşit haklar vermişlerdir. Ayrıca fethedilen bölgelerin İslamlaşmasını
kolaylaştırmak adına buralara Müslüman nüfusu yerleştirmişlerdir. Böylelikle daha sonraki fetihler için
buralarda askerî üslerin kurulmasını ve idarenin Müslümanların elinde kalmasını sağlamış oldular.
Müslümanlar İslam coğrafyasının genişlemesine bağlı olarak yeni millet ve kültürlerle karşılaşmışlar-
dır. Farklı sosyal yapıların İslam’a dâhil olmasıyla karşı karşıya kalınan problemler ise Kur’an ve sünnete
dayalı hükümlerle çözüme kavuşturulmuştur.
30
26 İbn Kuteybe, el-İmâme, C 1, s. 124-135; Taberî, Tarih, C 5, s. 5-40.
27 Yûsuf suresi, 40. ayet.
28 Minkarî, Vak’atü Sıffîn, s. 497-505, 540-550; Taberî, Tarih, C 5, s. 67-72.
29 Taberî, Tarih, C 5, s. 144-149.
30 Mustafa Fayda, “Hulefâ-yi Râşidîn”, C 18, s. 331-333.
42