Page 13 - İslam Ahlâkı 4. Ünite
P. 13
4. ÜNİTE İŞ VE MESLEK AHLAKI
2.7. Çevre Bilinci ve Duyarlılık
Çevre, içinde bulunduğumuz ve yaşadığımız ortamdır. İnsanoğlu, var oluşundan bu
yana beraber yaşadığı varlıklarla etkileşim içinde olmuştur. Etrafımıza baktığımızda toprak,
su, hava gibi ana unsurlar ve bunlarla iç içe olarak süregelen bitkiler, hayvanlar, diğer can-
lılar ve bütün kâinat çevreyi oluşturur. Ancak kâinatta insan dışındaki hiçbir varlık çevreye
zarar vermez. Bilakis insanoğlu çevreye müdahale ederek tabiatın dengesini bozar. Bu ko-
nuda Kur’an-ı Kerim şu uyarıyı yapar: “İnsanların elleriyle işledikleri yüzünden karada
ve denizde fesat çıkar Allah da belki dönerler diye yaptıklarının bir kısmını böylece
kendilerine tattırır.” 307
Çevre sorunlarının arka planında son zamanlarda tüm dünyayı saran maddeciliğin,
hazcılığın ve faydacılığın olduğu görülmektedir. Sınırsız üretim ve tüketim anlayışı ekolojik
sistemin hızla bozulmasının en önemli nedenidir. Kur’an-ı Kerim’de, Allah’ın (c.c.) gökyüzünü
yükselttiği, kâinata düzen ve dengeyi koyduğu bildirilmekte ve bu dengeye müdahalede
aşırı gidilmemesi istenmektedir. Kâinattaki dengenin sırlarını anlamak için tabiat yasalarını
keşfetmek gerekmektedir. “Biz her şeyi bir ölçü ile yarattık ve bunu bir defaya mahsus
308
olarak yaptık.” , “Hiçbir şey yoktur ki hazineleri yanımızda olmasın. Biz onu ancak
309
belli bir ölçüyle indiririz.” anlamındaki ayetler de muhataplarına bütün kâinatın yara-
tıcısının Allah (c.c.) olduğu inancını hem de çevre bilincini ve çevre sorumluluğunu telkin
eden ilahi mesajlardır. Allah Teala’nın yeryüzündeki halifesi olan insan, Allah’ın (c.c.) ema-
netini koruma görevini de en azından kendi varlığını idame ettirebilmek için doğal olarak
yüklenmiştir. İnsan tabiata hükmetmeye ve dengeleri bozmaya teşebbüs ederse emane-
te hıyanet etmiş olur. Doğal güzelliklerin hatta doğal mevcudun korunmasında en güçlü
kontrol bilinci, insanın kendi vicdanıdır. Yaptığı işin Allah (c.c.) katında günah, hukuk düzeni
açısından suç olduğunu bilmelidir. Aynı zamanda bir kul hakkı ihlali olduğu bilincinde olma-
lıdır. Bununla birlikte caydırıcı olması amacıyla birtakım yasal ve sosyal önlemler alınmalıdır.
Bir mümin için tabiat bir nimettir. Allah (c.c.) tarafından insanın istifadesine sunulmuş
olan tabiat, maddi ve bedenî ihtiyaçlarımızı karşılar. Dolayısıyla hepimiz için hayati bir nimet
olan tabiata zarar verilmemeli, verenlere de engel olunmalıdır.
Bir mümin için tabiat Allah’ın (c.c.) varlığına bir delildir. Tabiat, insanların Yaratıcı’nın var-
lığına ulaşmalarına vesile olur. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de bu konuda şöyle buyrulmaktadır:
“Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri peşinden gel-
mesinde, insanlara fayda veren şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden gemilerde,
Allah’ın gökten indirip de ölü hâldeki toprağı canlandırdığı suda, yeryüzünde her çe-
şit canlıyı yaymasında, rüzgârları ve yer ile gök arasında emre hazır bekleyen bulutları
yönlendirmesinde düşünen bir toplum için (Allah’ın varlığını ve birliğini ispatlayan)
birçok deliller vardır.” Allah Teala’nın varlığına ayet olan kâinatın tahrif edilmesi, vahiy
310
kitabının tahrif edilmesi gibi yasaklanmıştır.
307 Rum suresi, 41. ayet.
308 Kamer suresi, 49–50. ayetler.
309 Hicr suresi, 21. ayet.
310 Bakara suresi, 164. ayet.
108