Page 5 - İslam Ahlâkı 2. Ünite
P. 5
AHLAKİ TUTUM VE DAVRANIŞLAR 2. ÜNİTE
BİLGİ KUTUSU de ayıp ve kötü kabul ettiği tutum ve davranışlar-
İki çeşit hayâ vardır. Birincisi, dan uzak durması gerekir. Nitekim Hz. Peygamber’in
Allah Teâlâ’nın doğuştan herkese (s.a.v) şu hadis-i şerifi, iffetli olmanın ne kadar önem-
bahşettiği fıtrî hayâdır. İkincisi ise li olduğunu göstermektedir: “Her kim diline ve cinsel
terbiyeye bağlı bir hayâdır ki, günah arzularına hâkim olacağı konusunda bana söz verirse
41
ve kötü şeylerden insanı alıkoyar. ben de onun cennete girmesine kefil olurum.”
İffet, hayâ duygusunu içinde barındıran bir
“Evlenmeye güçleri yetmeyenler haslettir. Hayâ ise rücu, utanma, ayıplanan bir şeyin
de Allah kendilerini lütfuyla korkusuyla insanda hasıl olan mahcubiyet hissi gibi
zengin edinceye kadar iffetlerini manalara gelir. Aynı zamanda hayâ, kötü ve çirkin
korusunlar...” sayılan şeylerden uzak durmak, tavır ve davranışlar-
Nur suresi, 33. ayet. da ölçülü olmak, herhangi bir işte haddi aşmamaktır.
Hayâ ile iman arasında sıkı bir alaka bulunmak-
tadır. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v), “Hayâ,
imandandır.” buyurarak bir anlamda hayâ noksan-
42
lığının, iman noksanlığından kaynaklandığını ifade
etmiştir. Hayâ, insani kötülüklerden ve her istediğini yapmaktan alıkoyan insani bir duygu ve
takvanın ayrılmaz bir parçasıdır. Dolayısıyla bir kul, hayâ sahibi olmadıkça takva sahibi olamaz.
İnsanlığa güzel ahlakı talim etmek ve kendi hayatında bizzat göstermek üzere gönderil-
miş olan Peygamber Efendimiz (s.a.v), hiç şüphesiz insanlar arasında hayâ duygusuna en fazla
sahip olan idi. “Hayâ ancak hayır kazandırır.” , “Hayânın hepsi hayırdır” buyurarak ümmetinin,
44
43
davranışlarını hayâ ile süslemesini isterdi. Hayâsızlıkla yapılan bir işin hoş karşılanmayacağını,
hayâ ile güzelleştirildiğinde ise herkes tarafından hüsn-i kabul göreceğini beyan ederdi. 45
ÖĞRENELİM
Hayânın pek çok mertebesi bulunmaktadır. En yüksek mertebesi, kişinin zâhiren ve bâtınen
Allah’tan (c.c.) hayâ etmesidir. Yani her an Cenâb-ı Allah’ın huzurunda olduğu hissini taşımasıdır.
Allah Resulü bir gün ashâbına, “Allah’tan gereği gibi, hakkıyla hayâ edin!” buyurunca onlar, “Ey
Allah’ın Resulü! Elhamdülillâh biz Allah’tan hayâ ediyoruz.” demişlerdi. Bunun üzerine Resul-i
Ekrem şöyle açıklamıştı sözlerini: “Bu, sizin anladığınız gibi değildir! Allah’tan hakkıyla hayâ
etmek, baş ve başta bulunan organlarla, karın ve kamın içine aldığı organları (her türlü günah
ve haramdan) korumak, ölümü ve (toprak altında) çürümeyi daima hatırlamaktır. Âhireti. arzu
eden, dünyanın süsünü terk eder. Kim bu şekilde davranırsa Allah’tan gereği gibi hayâ etmiş olur.
Peygamber Efendimiz bir gün; “Allah’tan hakkıyla hayâ edin” buyurmuştur. Bunun üzerine ashab;
“Ey Allah’ın Resul’ü! Elhamdülillah Allah’tan hayâ ediyoruz” diye cevap verir. Peygamberimiz
de onlara şu açıklamayı yapar: “Söylemek istediğim, sizin anladığınız hayâ değildir. Allah’tan
hakkıyla hayâ etmek; başı ve üzerindeki azaları, bedeni ve ondaki azaları muhafaza etmeniz,
ölümü ve toprakta çürümeyi hatırlamanızdır. Ahireti dileyen, dünyanın zînetini terk edip ahireti
bu hayata tercih etmelidir. İşte kim bu söylenenleri yerine getirirse, Allah’tan hakkıyla hayâ etmiş
olur.” (Tirmizî, Kıyâmet, 24.)
41 Buhârî, Hudûd, 19; Rikâk, 23; Tirmizî, Zühd, 61.
42 Müslim, İman, 59.
43 Buhârî, Edeb, 77.
44 Müslim, İman, 61.
45 Tirmizî, Birr, 47.
21