Page 3 - İslam Ahlâkı 2. Ünite
P. 3

AHLAKİ TUTUM VE DAVRANIŞLAR                                 2. ÜNİTE


                   Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) insanların en doğrusu ve en güvenilir olanı idi. Onun bu
               hâlini, düşmanları dahi itiraf etmek zorunda kalmıştır. Onun ağzından hiçbir zaman hak
               sözden başkası çıkmamıştır. Sözle şaka yaparken bile doğruluktan ayrılmamıştır. Resulullah
               (s.a.v), ümmetinden, doğruluktan ayrılmamalarını istemiştir. “Tam anlamıyla başarmanız
               mümkün olmasa da siz dosdoğru olmaya çalışın!”  buyurarak sürekli bir biçimde doğru ol-
                                                              25
               maya gayret göstermenin gerekliliğini belirtmiştir.

                   Peygamber Efendimiz (s.a.v), doğruluğun, insanın akıbetini belirleyen temel esaslardan
               biri olduğunu da şöyle beyan etmiştir: “Doğruluk insanı iyiliğe, iyilik de cennete götürür. Kişi,
               doğru söylemeye devam ettikçe sonunda sıddîklerden olur. Yalan, kişiyi kötülüğe, kötülük de
               cehenneme götürür. Kişi yalan söylemeye devam ettikçe, sonunda Allah indinde yalancı olarak
               yazılır.” 26

                   Doğrulukta kalbin ve dilin dürüstlüğü büyük önem arz etmektedir. Kalp, sağlam ol-
               duğunda diğer azalar da istikamet (doğruluk) üzere olurlar. Dil, kalbin tercümanıdır. Onun
               doğruluğu veya eğriliği de diğer azalara tesir eder. Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz
               (s.a.v), bu konuyla ilgili olarak şöyle buyurmuştur: “İnsan sabahlayınca, bütün organları dile
               başvurur ve (âdeta ona yalvararak) şöyle derler: Bizim hakkımızı korumakta Allah’tan kork. Biz
               ancak senin söyleyeceklerinle ceza görürüz. Biz, sana bağlıyız. Eğer sen doğru olursan biz de
               doğru oluruz. Eğer sen eğrilir, yoldan çıkarsan biz de sana uyar, senin gibi oluruz.”  Konuyla
                                                                                             27
               alakalı bir başka hadiste de Peygamberimiz (s.a.v), “Kalbi dürüst olmadıkça kulun imanı doğru
               olmaz. Dili doğru olmadıkça da kalbi doğru olmaz.”  buyurmuştur.
                                                               28
                                                                    Doğru ve dürüst olmanın gösterge-
                                                                lerinden birisi söz verince yerine getir-
                                                                mek, yerli yersiz söz vermemektir. Kişi,
                                                                söz vereceği zaman iyi düşünmeli, yapa-
                                                                mayacağı sözler vermemelidir. Kur’an-ı
                                                                Kerim’de söz vermenin bir sorumluluk
                                                                  olduğu şöyle ifade edilir: “...Verdiği-
                                                                  niz sözü yerine getirin; çünkü ve-
                                                                  rilen söz, sorumluluğu gerektirir.”
                                                                                                     29
                                                                  Peygamberimiz (s.a.v) de verilen sözü,
                                                                  borca benzeterek sözünde durmanın
                                                                  önemine vurgu yapmıştır: “Söz vermek
                   İstikâmet ehli hıfz-ı Hak’tandır ermez ziyân   borç gibidir.” 30
                  Ânın içün serv’i incitmez beyim bâd-ı hazân
                                           Aziz Mahmud Hüdâyî         Doğru ve dürüst biri olmak ger-
                                                                  çekten samimiyet ve gayret gerektirir.





               25   İbn Mâce, Tahâret, 4.
               26   Buhârî, Edeb, 69.
               27   Tirmizî, Zühd, 61.
               28  Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 198.
               29   İsrâ suresi, 34. ayet.
               30   Buhârî, Hibe, 18.
                                                          19
   1   2   3   4   5   6   7   8