Page 16 - Tefsir Okumaları 4. Ünite
P. 16
ÖRNEK TEFSİR METİNLERİ
size saldırmıştı da, korkudan gözler yerinden kaymış, yürekler ağızlara gelmişti. Hatta
Allah (c.c.) hakkında yakışıksız, olmadık zanlar besliyordunuz. Müminler orada böyle çetin
şartlarla denendiler ve sarsıldıkça sarsılıp şiddetle silkelendiler.”
Hidayet ve iman, Allah’ın (c.c.) en büyük nimeti olup cennete girebilmenin en mühim
şartıdır. Fakat bu büyük nimetlerin şükrü zor, bedeli de ağırdır. İman, mücerred (soyut) bir iddia ve
boş bir temenni değildir. Kişinin imanda samimi olup olmadığını ortaya çıkaran, amelleridir. Ayet-i
kerime bu noktaya dikkat çekmekte, mücerred iman sözüyle cennete girilemeyeceğini, imanın
gereğinin mutlaka yerine getirilmesi gerektiğini bildirmektedir. Bu yolda her türlü meşakkate ve
sıkıntıya katlanılarak hayatın, ilahi emirler doğrultusunda, iyi bir kul olarak yaşanması zaruretini
haber vermektedir.
Şu ayet-i kerimeler de aynı mevzuya temas eder:
“Yoksa siz, Allah (c.c.) içinizden cihat edenleri ve dâvası uğrunda sabredip direnenleri
ortaya çıkarmadan kolayca cennete girivereceğinizi mi sandınız?”
14
“Elif. Lâm. Mîm. İnsanlar, hiç imtihana tâbi tutulmadan, sadece “İnandık!” demekle
bırakılıvereceklerini mi sandılar? Gerçek şu ki biz, onlardan öncekileri de imtihan ettik.
Böylece Allah (c.c.), doğru söyleyenleri de ortaya çıkaracak, yalancıları da elbette ortaya
çıkaracaktır.” 15
Görüldüğü üzere İslam yolunda birtakım sıkıntılarla bunalan Müslümanları hem teselli
etmek hem de uyarmak üzere gelen bu ayet-i kerime, ümmet-i Muhammed’in de geçmiş ümmetler
gibi ihtilaflar, sıkıntılar ve zorluklara maruz kalacağını; bunlara sabırla katlananların nihayetinde
başarılı olacaklarını haber vermektedir.
Kur’an-ı Kerim’de önceki
zamanlarda yaşayan Müslümanların
karşılaştıkları eziyet ve işkencelerden
bahsedilir. Bu konuda ateşlerde
yakılan Ashab-ı Uhdud ve bir
mağaraya sığınıp orada üç yüz dokuz
sene uyutulan Ashab-ı Kehf dikkat
çekici birer misal olarak zikredilebilir.
Kurtuluşun anahtarı ibadettir.
Bu ayet-i kerimede, Allah’a (c.c.) vasıl olmak ve Hak katında yüksek derecelere erişebilmek
için nefsani arzuların terk edilip, nefsi terbiye ve tezkiye yolunda birtakım riyazatlara, sıkıntı ve
zorluklara katlanmak gerektiğine işaret bulunmaktadır. Nitekim Resul-i Ekrem (s.a.v.) şöyle
16
buyurmuşlardır:
14 Al-i İmran suresi, 142. ayet.
15 Ankebût suresi, 1-3. ayetler.
16 Çelik, Ömer, Hakk’ın Daveti: Kur’an-ı Kerim Meali ve Tefsiri, (C 1, s:279-281’den düzenlenmiştir.)
202