Page 60 - Tefsir Okumaları 3. Ünite
P. 60

MEAL VE TEFSİRİ YAPILACAK BAZI AYETLER





                   BİLGİ KUTUSU
                   “Bir adam diğer bir adama dil uzatıp sövdü. Sövülen adam karşılık vermedi, sadece “sana
               selâm olsun!” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.) onlara şöyle buyurdu: “Aranızda bir
               melek bulunuyordu. Bu sana sövdükçe melek o sözü senden geri çeviriyor ve sövene, “sen bu
               söze daha lâyıksın” diyordu. Sen ise ona “sana selâmet olsun” dediğin zaman melek, “hayır
               selâmet sana olsun; sen buna ondan daha lâyıksın” diyordu..”

                                                                                (Ahmed b. Hanbel, 5/445)



               Onlar, Rabblerine secde ederek ve kıyamda durarak geceleyenlerdir.


               Rahmân’ın  kulları  ibadetlerini  hiç
        aksatmazlar.  Farz  olan  namazlarına  ilave           NOT EDELİM
        olarak  geceyi  secde  ve  kıyamla  geçirirler.        Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

        Secde ederek tevazu, teslimiyet ve acziyet-         “Ey insanlar selamı yayın. Yemek yedirin. Akra-
                                                            bayı gözetin, İnsanlar uyurken namaz kılın ve
        lerini, kıyam ile ilahi emirlere hazır ve saygılı
                                                            selametle cennete girin”.
        olduklarını  ifade  ederler.  Geceleri  boş,  fay-
        dasız işlerle meşgul olmak yerine namazı ve                                  ( Tirmizi, Kıyame,  42)
        zikri tercih ederler. Bilirler ki seçkin kulların

        bir özelliği de geceyi iyi değerlendirmektir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Onlar, korkarak
        ve ümid ederek Rablerine ibadet etmek için yataklarından kalkarlar.”  “Yoksa geceleyin
                                                                                       130
        secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini

        dileyen kimse (o inkârcı gibi) midir?”     131

               Onlar, şöyle diyenlerdir: “Ey Rabbimiz! Bizden cehennem azabını uzaklaştır, ger-
        çekten  onun  azabı  sürekli  bir  helaktir!”

               Onlar Allah’ın (c.c.) rızasına uygun bir hayat sürmelerine rağmen cehennemden korkarlar.

        İnsanlar uyurken onların ibadet ve zikirle meşgul olmaları, kendilerini cennetlik görme şımarıklı-
        ğına düşürmemiştir. Cehennemin korkunç azabından kurtulmak için yaptıkları ibadetlerin yeterli
        olmadığını bilerek bunlara dua, niyaz, yalvarma ve yakarmalarını da eklemişlerdir. Kurtuluşları
        için gerekli olan Allah’ın (c.c.) rahmetini ve lütfunu talep ederek çok şiddetli ve devamlı olan ce-

        hennemden O’na sığınmışlardır. Ayetteki (مارــغ) kelimesi, helak, hüsran, peşini bırakmayan ve
        yapışan anlamlarına gelmektedir. Peşi bırakılmayıp ısrarla takip edildiği için borçluya da “ğarîm”
        denilmesi bundandır.  Cehennem azabı da alacaklının borçlunun peşinden ayrılmaması gibi
                               132
        isyankârların  peşinden  ayrılmayacaktır.


               Orası cidden ne kötü bir yerleşme ve ikamet yeridir.

               Büyük bir felaket ve helak yeri olan Cehennem öyle kötü ve berbat bir yer ki orada ne kısa
        süreliğine (رقتــسم) konaklanır ne de sürekli (ماــقم) ikamet edilir. Nitekim Kur’an’da şöyle buyrulur:


        130   Secde suresi, 16. ayet.
        131   bk. Zümer suresi, 9. ayet.
        132   Razi Mefatihu’l Gayb, C 17, s. 277-278.
                                                           176
   55   56   57   58   59   60   61   62   63   64   65