Page 36 - Tefsir Okumaları 3. Ünite
P. 36
MEAL VE TEFSİRİ YAPILACAK BAZI AYETLER
etmesi, Allah’a (c.c.) karşı atılan iftiranın geçersiz kılınmasının daha önemli olduğu şeklinde an-
laşılmıştır. Bununla beraber bu söz annesiyle ilgili iftiraları da boşa çıkarmıştır. Sonuç itibariyle
peygamberler, soy temizliği itibariyle seçkin kimselerdir.
Hz. İsa (a.s.), “Allah bana Kitabı verdi.” ve “Beni peygamber yaptı.” ifadesiyle kendisinin ki-
tap yazmadığını, peygamberlik iddiasında bulunmadığını belirterek bunların Allah’ın (c.c.) takdiri
olduğunu söylemiştir.
Hz. İsa’nın (a.s.) küçük bir çocuk
iken bu sözleri söylemesini, bazı müfes-
NOT EDELİM
sirler, kendisine peygamberliğin hemen,
Katade diyor ki: Bir kadın Hz. İsa’nın (a.s.) ölüleri
kitabın ise daha sonra verildiği şeklin- dirilttiğini, anadan doğma körü ve abraşı iyileştirdiği-
de yorumlamışlardır. Daha kabul gören ni ve bir takım mucizeleri gösterdiğini görünce şunları
görüş ise Hz. İsa’ya (a.s.) kitap ve pey- söyledi: “Seni taşıyan karna, sana süt emziren anneye
gamberliğin bebekken değil daha sonra ne mutlu!” Bunun üzerine Hz. İsa (a.s.) ona şöyle dedi:
“Yüce Allah’ın (c.c.) kitabını okuyan, ondaki hükümle-
verildiğidir. Nitekim bu konuşmasından
re uyan ve gereğince amel edene ne mutlu!”
sonra Hz. İsa (a.s.) normal yaşantısına
( Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, C.11, s.200)
devam etmiş daha sonraki yaşlarda pey-
gamberlikle müjdelenmiştir.
“Nerede olursam olayım, O beni mübarek kıldı; yaşadığım sürece bana namazı ve
zekâtı emretti.”
“Mübarek” kelimesi bütün hallerinde, davranışlarında ve konuşmalarında hayır ve bereket
bulunan, bereketli kimse demektir. 80
Müfessirlere göre Hz. İsa (a.s.) burada şunu söylemiştir: “Dine çağırmak ve dini öğretmek
hususlarında beni bereketlerle donattı ve faydalı kıldı. 81
“Mübarek kıldı.” ifadesinin mazi fiille kullanılması gerçekleşeceği kesin olan bir şey fiilen
gerçekleşmiş gibi kabul edildiğinden dolayıdır.
Ayette namaz ve zekat ibadetinin önemi vurgulanır. Hz. İsa (a.s.), Allah’ın (c.c.) kulu oldu-
ğunu söyledikten sonra, kulluğun gereği olan bu iki ibadetin hayat boyu kendisine emredildiğini
ifade etmiştir.
Namaz, kulun Yüce Rabbiyle baş başa olduğu, aralarına kimsenin girmediği çok özel bir
ibadettir. Kulun acziyetinin farkında olarak sadece O’na yöneldiği, O’na eğildiği, O’ndan başka
hiçbir büyük tanımadığını alnını O’nun için yere koyarak gösterdiği benzersiz bir ibadettir. Kur’an-ı
Kerim bizzat İbrâhîm (a.s.), İsmail (a.s.), Musa (a.s.), Davud (a.s.), Şuayb (a.s.), Zekeriyya (a.s.),
Lokmân (a.s.) ve Muhammed’in (s.a.v.) namazlarından bahsederek tüm ümmetlerin namazla
emrolunduklarına işaret etmektedir.
80 Çelik, Hakkın Daveti, C 3, s.257.
81 Kurtubi,el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, C 11, s.196 ;Taberi, Taberi Tefsiri, C 5, s.407.
152