Page 16 - Kur'an-ı Kerim 5. Sınıf 2. Bölüm
P. 16

1. ÜNİTE




            Hud’un bütün gayreti Allah (c.c.) adına idi. Halkını hiç bıkmadan doğruya çağırdı. Ama onların
          istek ve itirazları bitmek bilmiyordu:

            — Hud! Sen bize bizi inanmaya mecbur bırakacak türden bir mucize getirmedin. Sırf senin
          sözünle tanrılarımızı bırakacak değiliz. Sana asla inanmayacağız.

            Oysa baktıkları her şey mucize idi. Kendi bedenleri, hayvanlar, ağaçlar, bitkiler, Güneş, Ay ve
          yıldızlar. Hud’un söylediği her bir söz mucize idi. Âd onun davetini kabul etmiyordu, tanrılarından
          vazgeçip tek bir ilah olarak Allah’a (c.c.) inanmıyorlardı. Hud’un uyarısını dikkate almıyorlardı.
          Onun karşısında hırçınlaşıyorlar, sınırı aşıyorlardı:
            — Bizi ilahlarımızdan alıkoymak için mi geldin? Doğru sözlülerden isen, bizi tehdit ettiğin şeyi
          başımıza getir.

            Sen bize, bir tek Allah’a (c.c.) kulluk edelim de atalarımızın tapmakta olduğu tanrıları bıraka-
          lım diye geldin, öyle mi? Eğer sözünün arkasındaysan bize savurduğun tehditleri gerçekleştir de
          görelim.

            Âd kavmi ellerindeki güce, zenginliklerine bakıp gururlandılar. Kendilerine hiç kimsenin güç
          yetiremeyeceğini zannettiler.

            — Biz azaba uğratılacak değiliz, dediler. 49
            Kendilerine  çok  güveniyorlardı.  İnkâr,  onların  sadece  kalplerini  karartmamış,  düşünebilme
          özelliklerini de yok etmişti. Âlemlerin Rabbine meydan okuyorlardı. Hud (a.s.) onlara şöyle cevap
          verdi:

            — Doğrusu azabın ne zaman geleceğini sadece Allah (c.c.) bilir. Ben size benimle gönderileni
          tebliğ ediyorum. Fakat sizin cahil bir millet olduğunuzu görüyorum.

            “(Hûd) dedi ki: Üzerinize Rabbinizden bir azap ve bir hışım inmiştir. Haklarında Allah’ın (c.c.)
          hiçbir delil indirmediği, sadece sizin ve atalarınızın taktığı kuru isimler hususunda benimle tartışı-
          yor musunuz? Bekleyin öyleyse, şüphesiz ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim!” 50

            Neyi bekleyeceklerdi? Allah’ın (c.c.) azabını. Çok sürmedi. Yağmurlar yağmamaya, ünlü İrem
          bağları kurumaya, ağaçlar sararmaya, çiçekler solmaya başladı. Her yeri kuraklık kasıp kavuru-
          yordu. Dev cüsseli insanlar kuruyup güçsüzleşmişlerdi. Hepsi bir yudum suya muhtaç olmuştu.
            Bir damla yağmur yağmasını bekliyorlardı. Gözler gökyüzüne dikilmiş, bulutları arıyordu.

            “Derken, onu (azabı) vadilerine doğru yönelerek gelen bir bulut şeklinde gördükleri zaman, Bu
          bize yağmur yağdıracak olan bir buluttur.” dediler.

            Hz. Hud:
            —Hayır, o, kendisi için acele ettiğiniz şeydir. Can yakıcı azap veren bir rüzgardır. Rabbinin
          emriyle her şeyi yerle bir eder.  dedi.
                                       51


          49 Şuarâ suresi, 138. ayet.
          50 A’râf suresi, 71. ayet.
          51 Ahkâf suresi, 27. ayet.
                                                                                                         27
   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21