Page 18 - Kur'an-ı Kerim 11. Sınıf 2. Bölüm
P. 18

8  ve  9.  ayetlerde,  birçok  açık  kanıta  rağmen  inatla  inkarcılıklarını  sürdürenlerin,  içinde
            bulundukları duruma dikkat çekilir. Onlar öyle iç ve dış etkenler, öyle psikolojik ve sosyolojik şartlar
            ve  öyle  alışkanlıklarla  kuşatılmışlardır  ki  boyunlarına,  çenelerine  kadar  dayanan  boyunduruklar
            geçirilmiş gibidirler. Kafaları yukarı kalkık ve gözleri aşağıya kaymıştır; hangi yöne dönseler hidayet
            ışığına,  İslam’ın  nuruna  uzaktırlar.  Kibirlendikleri  ve  nefislerine  tutsak  oldukları  için  kendilerini

            çevreleyen dış âlemdeki, ruhî ve biyolojik yapılarındaki kanıtları artık göremezler.
                 10. ayette, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) inkarcılıkta direnenleri iman dairesine sokmakla yükümlü
            olmadığına, böyle kimselerin kendi tercihlerinin sonucuna katlanmak zorunda kalacaklarına işaret
            edilir.
                 11. ayette peygamberin uyarısından faydalanıp iman edecek, böylece Allah’ın (c.c.) müjdelediği
            af ve ödüle kavuşacak olan kimselerin niteliklerinden bahsedilir. Bunlar; öğütlerin en güzeli olan
            Kur’an-ı  Kerim’e  kulak  verir,  o  öğütleri  benimseyip  uygularlar.  İnsanların  arasında  olduğu  gibi

            kimsenin görmediği yerlerde de Rahmân olan Allah’tan (c.c.) korkar ve O'na saygı gösterirler.
                 12. ayette, Yüce Allah’ın eşsiz kudretine, ilmine, ölüleri diriltmeye ve herkesin yapıp ettiklerini
            bilmeye yalnız Allah'ın kâdir olduğuna özel bir vurgu yapılır. “...Onların yaptıklarını ve bıraktıkları
            eserlerini yazarız...” buyrularak bir yandan iyi olsun kötü olsun insanların bütün işlediklerinin tespit
            edildiği belirtilir. Ayrıca kişinin öbür dünyada karşısına çıkacak amel defterinin ölümle kapanmadığı
            bildirilir.

                                                      ARAŞTIRALIM

                     Sevgili Peygamberimizin şu hadisi Müslümanların, yararı devam ettiği sürece sevabı
                 da yenilenen hayır faaliyetlerine yoğun biçimde yönelmelerinde ve özellikle vakıf kurumunun
                 gelişmesinde çok etkili olmuştur: “İnsan öldükten sonra amel (defteri) kapanır; yalnız şu üç
                 şeyin sevabı devam eder: Sadaka-i cariye, yararı sürekli olan ilim ve kendisine dua eden
                 hayırlı evlât.” (Müslim, Vasiyet, 14; Tirmizî, Ahkâm, 36)


                 Bu hadis-i şerif bağlamında;
                     * Sadaka-i cariye için bir örnek bulalım.
                     * Yararlı ilmin ve hayırlı evlâdın, kişiye vefatından sonra nasıl sevap kazandıracağını
                 araştıralım.





                 Yararlı bir bilgiyi öğretme, bir imkânını vakfedip kalıcı hayır yapma, insanların faydalanacak-
            ları binalar, camî, misafirhane, köprü vb. iyi eserler bırakmak -bu iz ve eserler varlığını koruduğu
            sürece-  insanın  sorumluluk  hanesine  sevap  olarak  kaydedilecektir.  İnsanların  eziyet  çekmesine,
            zarara girmesine veya Allah (c.c.) yolundan sapmasına sebep olacak işler yaparak geride kötü izler
            bırakmak da -bu iz ve eserler varlığını koruduğu sürece- insanın sorumluluk hanesine günah olarak
            kaydedilecektir. 78

                 Başkalarının kötülük işlemesine sebebiyet verecek kötü bir yol açanlar da bu ayetin kapsamın-
            dadır. Öldükten sonra etkileri devam eden bu kötülüklerden dolayı veballeri ve günahları da artmak-

            78  bk. Hayrettin Karaman, Mustafa Çağrıcı, İbrahim K. Dönmez, vd., Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, c.4, s.427.




                                                            36
   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23