Page 13 - Kur'an-ı Kerim 11. Sınıf 2. Bölüm
P. 13
Kur’an-ı Kerim’i Tanıyalım 1. Ünite
Bir süre sonra Hz. Musa yanında Tevrat levhaları olduğu hâlde Tûr Dağı’ndan döndü. Fakat
dönüşte karşılaştığı manzara karşısında dehşete kapılmıştı. Kendilerini Firavun’un zulmünden
kurtaran, çölde acıktıklarında gökten nimet indiren, kayalardan sular çıkaran Allah’ı (c.c.) unutup
buzağıya tapmalarına hem çok üzülmüş hem de çok kızmıştı. O kızgınlıkla kardeşi Harun’a niçin
onların bu davranışına engel olmadığını soruyordu. Hz. Harun, kendisinin suçunun olmadığını
söyledi. Hz. Musa, bu heykeli yapan Sâmirî’nin hem dünyada hem de ahirette cezasını çekeceğini
belirtti ve Sâmirî’yi sürgüne gönderdi. Samirî, insanlardan uzak bir yerde tek başına yaşayacaktı.
57
Hz. Musa levhaları eline aldı ve İsrailoğulları’na bildirilmesi istenilen ilahi emirleri okumaya başladı.
58
OKUYALIM
Tâhâ suresi, 85-98. ayetler; "Allah, 'Şüphesiz, biz senden sonra halkını sınadık; Sâmirî
(bir heykel ustası) onları saptırdı.' dedi. Bunun üzerine Musa öfke dolu ve üzgün bir halde halkı-
na döndü. 'Ey kavmim! Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmadı mı? (Ayrılışımdan sonra) çok
zaman mı geçti, yoksa üzerinize Rabbinizd en bir gazap inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz
söze uymadınız (ve buzağıya taptınız)?' dedi. Şöyle dediler: 'Sana verdiğimiz sözden kendi iste-
ğimizle caymış değiliz. Fakat biz Mısır halkının mücevheratından yüklü miktarlarda takınmıştık.
İşte onları ateşe attık. Samirî de aynı şekilde attı. Böylece (Samirî) onlar için böğürmesi olan bir
buzağı heykeli ortaya çıkardı. (Samirî ve adamları) 'Bu sizin de ilahınızdır, Musa'nın da ilahıdır.
Öyle iken Musa, (İlahını burada) unuttu (da onu Tûr'da aramaya gitti).' dediler. Onlar bu heykelin,
sözlerine karşılık vermediğini, kendilerinden hiçbir zararı uzaklaştıramayacağını ve onlara hiçbir
fayda sağlayamayacağını görmezler mi? Andolsun, Harun onlara daha önce şöyle demişti: 'Ey
kavmim! Siz bununla yalnızca imtihan edildiniz. Doğrusu sizin Rabbiniz ancak Rahmân'dır. Öy-
leyse bana uyun ve emrime itaat edin.' Onlar da, 'Musa bize dönünceye kadar buzağıya ibadet
etmeye devam edeceğiz.' dediler. Musa: (Tûr'dan dönünce) şöyle dedi: 'Ey Harun! Saptıklarını
gördüğün zaman bana uymana ne engel oldu? Yoksa emrime karşı mı geldin?' Harun: 'Ey anam
oğlu! Saçımı sakalımı çekme. Şüphesiz ben, İsrailoğullarının arasını açtın, sözüme uymadın
demenden korktum.' dedi. Musa 'Ya senin derdin neydi ey Samirî?' dedi. Samirî şöyle dedi: 'Ben
onların görmediği şeyi gördüm. Elçinin izinden bir avuç avuçladım da onu attım. Böyle yapmayı
bana nefsim güzel gösterdi.' Musa, 'Çekil git! Artık sen hayatın boyunca (hastalanıp) 'Bana do-
kunmak yok!' diyeceksin. Senin için, asla kaçamayacağın bir ceza daha var. Hele şu ibadet edip
durduğun ilahına bak! Biz onu elbette yakacağız ve onu muhakkak denize savuracağız.' Sizin
ilahınız ancak kendisinden başka hiçbir ilah bulunmayan Allah'tır. O ilmiyle her şeyi kuşatmıştır."
Sonra da kavminden yetmiş kişi seçerek işledikleri bu günaha tövbe etmek için Tûr Dağı’na çıktılar. 59
Mısır’dan çıkan İsrailoğulları’na mukaddes topraklara gidip yerleşmeleri emredilmişti. Fakat,
60
orada kâfir bir topluluk vardı. Oraya girmek için onlarla mücadele edip savaşmaları gerekiyordu. Bu
emir kendilerine bildirilince yine Allah’a (c.c.) ve peygamberine isyan eden İsrailoğulları: “Her şeyiyle
57 Eb’ül-Hasan Ali Hüseyin en-Nedvî, Kısasu’n-Nebiyyîn, s. 264.
58 A’raf suresi, 154. ayet.
59 bk. A’raf suresi, 155. ayet ve Bakara suresi, 54. ayet.
60 Mâide suresi, 21. ayet.
31