Page 9 - Kur'an-ı Kerim 11. Sınıf 2. Bölüm
P. 9

Kur’an-ı Kerim’i Tanıyalım                                                        1. Ünite






                 Bu olaydan sonra Allah Teâlâ kendini ilah olarak tanıttığı için Firavuna ve Allah'a iman etmedikleri
            için Mısır halkına musibetler gönderdi. Allah'a iman etmeleri için onları uyardı. Evlerini seller bastı,
            ardından her taraf, tabak ve çanakları kurbağalarla doldu, içtikleri sular kan oldu, çekirgeler yağdı. 41
            Fakat Firavun ve adamları bir türlü inanmadılar. İsrailoğulları’na işkence ve azap etmekten asla geri
            durmadılar. Hz. Musa ve Hz. Harun, Firavun ve adamlarıyla güzel söz ve iyilikle konuştular. Hak ve

            hakikati anlatmaktan geri durmadılar fakat onlar hakkı inkâr etmeye devam ettiler. Sonunda Allah
            Teâlâ Hz. Musa’ya İsrailoğulları’nı yanına alarak Mısır’dan çıkmasını emretti.
                                                                                       42
                 Firavun’un Zulmünden Kurtuluş



                 Gizli gizli hazırlıklar yapıldı. Herkes taşıyabileceği kadar eşyasını alacaktı. Hiç kimseye haber
            vermeden gizlice şehir terk edilecekti. Çıkış günü gelince İsrailoğulları geceleyin sessizce Mısır’ı

            terk ettiler, mukaddes topraklara, Kudüs’e doğru hareket ettiler. İsrailoğulları on iki kabile idi. Her
            kabilenin başında bir reis bulunuyordu. Şam’a giden yol gayet açıktı ve iki çölü birleştiriyordu. Üstelik
            Hz. Musa o yolu biliyordu. Çünkü aynı yoldan Medyen’e gidip gelmişti. Fakat Allah’ın (c.c.) takdiri öne
            geçmiş, Hz. Musa gece karanlığında kuzeye doğru değil de güneye doğru yönelmişti. İsrailoğulları
            Kızıldeniz’e doğru hızla yürüyorlardı. Sabah olunca şehir halkı, İsrailoğulları’nın şehri terk ettiğini
            Firavun’a haber verdi. O da hemen ordusunun toplanmasını emretti. Çok geçmeden hızla onların
            peşinden hareket etti. Firavun, atlı ve yaya askerleriyle dörtnala koşturuyordu. Bu sırada gün iyice
            aydınlanmış, Hz. Musa ve beraberindekiler Kızıldeniz’e yaklaşmışlardı. 43

                 İsrailoğulları, birden kendilerini azgın dalgalarla kabarmış Kızıldeniz sahilinde bulunca neye
            uğradıklarını şaşırdılar. Arkalarına dönüp baktıklarında ise manzara daha korkunçtu. Çünkü, Firavun
            ve ordusunun, büyük bir toz bulutu içinde yaklaştığı gözüküyordu. İşte o esnada İsrailoğulları, Hz.
            Musa’ya  yönelerek:  “Ey  İmran’ın  oğlu!  Bizden  ne  kötülük  gördün  de  bu  denizin  kıyısına  getirip
            dalgalara ve Firavun’un ordusuna fareler gibi yem ettin. İşte önümüzde deniz, arkamızda düşman,

            İsrailoğulları için ölümden başka çıkar yol yok!” diyorlardı. 44
                  Onların bu hâlini gören Hz. Musa, sarsılmayan imanı ile dimdik duruyordu. Çünkü o Rabb’ine
            sonsuz tevekkül sahibi idi. Çünkü Allah Teâlâ, Firavun’a karşı kendisini galip kılacağına dair söz

            vermişti. İşte o anda ilahi bir emir geldi. Allah Teâlâ, kulu ve elçisi olan Hz. Musa’ya denize asası ile
            vurmasını emretti. Hz. Musa asasını denize vurunca dev gibi dalgalar yükseldi. Dalgaların arasında
            İsrailoğulları’nın her bir kabilesi için yol açıldı.  Büyük bir şaşkınlık içinde önlerine açılan on iki
                                                          45
            yoldan hızla yürümeye başladılar. Onların peşinden Firavun ve ordusu da yürümeye başladı. İşte o
            zaman Allah’ın (c.c.) yardımı geldi. İsrailoğulları dev gibi dalgaların ortasından  yürüyerek hiçbir kayıp
            vermeden sahile çıktı. Firavun ve ordusu ise üzerlerine kapanan dalgalarla boğuşmaya başladılar.
            İlahlık iddiasında bulunan zalim Firavun, boğulacağını anlamıştı. Son bir çaba daha göstererek: “...

            Nihayet boğulmak üzere iken (Firavun) 'İsrailoğulları'nın iman ettiğinden başka tanrı yokmuş,
            inandım. Ben de artık kendini O'na teslim edenlerden biriyim.' dedim.”   46
            41  bk. A’raf suresi, 133. ayet.
            42  bk. Ömer Faruk Harman, "Musa", TDV İslam Ansiklopedisi, c. 31, s. 213-207.
            43  bk. Ömer Faruk Harman, "Firavun", TDV İslam Ansiklopedisi, c. 31, s. 213-207.
            44  Eb’ül-Hasan Ali Hüseyin en-Nedvi, Kısasu’n-Nebiyyîn, s. 237.
            45  bk. Şuarâ suresi, 63. ayet; Muhammed b. Ahmed el-Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, c. 2, s. 83-85.
            46  Yûnus suresi, 90. ayet.


                                                            27
   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13   14