Page 15 - Hadis 4. Ünite
P. 15
HADİS ÇEŞİTLERİ
insanda şüphe uyandırmayan kişilerdi. Ayrıca konusu itibariyle uydurdukları rivayetler de
hiçbir Müslümanın şüphe duymayacağı namaz, oruç gibi zaten Kur'an-ı Kerim ve hadis-i şe-
riflerde sıkça zikredilen konulardı. O sebeple âlimler bu tür şahısların uydurmalarını tespitte
diğerlerinden daha fazla zorlanmışlardır.
d) Şahsi Çıkar Sağlama Arzusu
Bazı sahtekârlar ise para, makam ve mevki kazanmak için hadis uydurmaktan çekinme-
mişlerdir. Mesela Abbasi halifesi el-Mehdî’nin kuş yarıştırdığını gören Gıyâs b. İbrâhim, “An-
cak ok, deve, at yarışlarından ödül alınabilir.” hadisine “kuş yarışını” da ekleyerek halifenin
gözüne girmeye çalışmıştır. Ancak Halife Mehdî, buradaki yalanı fark edince Gıyâs’ı “Senin
bu kafan yalancı kafasıdır.” diye azarlamıştır.
31
Elindeki bir malı daha iyi pazarlamak ve böylece çıkar sağlamak için o malı bir şekilde
Peygamber Efendimiz ile irtibatlandırmak da aynı şekilde hadis uydurmaya dahildir.
TAMAMLAYALIM
Mevzu hadislerin ortaya çıkış nedenlerini yazarak aşağıdaki kavram hari-
tasını tamamlayınız.
..................................... .....................................
.................................... ....................................
Mevzu
Hadislerin
Ortaya Çıkış
Nedenleri
..................................... .....................................
.................................... ....................................
4.2. Mevzu Hadislere Karşı Alınan Tedbirler
İslam âlimlerinin uydurma sözlere karşı aldıkları en önemli tedbir, nakledilen hadisle-
rin kaynağını sorgulamak olmuştur. Bu âlimler, bir hadisi rivayet eden kimsenin o hadi-
si kimden aldığını sormakla yetinmemiş, onların hocalarının isimlerini de söylemelerini
istemişlerdir. Böylece hadislerin isnadlarıyla birlikte zikredilmesi zorunlu hale gelmiştir.
Muhaddisler isnada önem vermekle, aslında Resulullah’ın hadislerini korumaya önem
vermişlerdir. Zira isnadlar, hadis metinlerinin Resul-i Ekrem’e hangi yolla ulaştığını ortaya
koyan önemli göstergelerdir.
31 İbnü’l-Cevzî, Mevzûât, 1, 42.
105