Page 5 -
P. 5

2.3.  İbn-i sînâ (980-1037)

               Buhari yakınlarındaki afşana köyünde (Özbekistan) hicri 370 (m.s 980) yı-
        lında dünyaya geldi. Ve Hamedan şehrinde (İran) hicri 427 (m.s 1037) tarihinde

        vefat etmiştir. Mûsikîyi riyazi (Matematik) ilimler arasında sayan İbn-i Sînâ’nın
        eş-Şifâ‘ ve en-Necât adlı eserlerinde yer alan mûsikîye dair bilgiler, XI. yüzyılın
        mûsikî  anlayışını  aksettirmesi  bakımından  önemlidir.

               Bu bilgiler, gerek kendi zamanında gerekse daha sonraki devirlerde birçok
        ilim adamına kaynak olmuş, ve eserlerinde ortaya koyduğu fikirler asırlar boyu
        mûsikî  nazariyatçılarına  rehberlik  etmiştir.

               Mûsikîye dair müstakil bir eseri olmayıp eserlerinde bazı bölümlerle bu
        konuya  yer  veren  İbn-i  Sînâ’nın  zaman  zaman  Fârâbî’nin  de  etkisinin  görüldüğü  eserleri  bulunmaktadır.
               İbn Sina mûsikî hakkındaki görüşlerini en geniş şekilde eş-Şifâ’da ele almıştır. Bu eserde mûsikî ile te-
        davi konusuna, mûsikî âletlerine ve mûsikî nazariyatına ait bilgilere yer vermiştir. en-Necât’ta ise eş-Şifâ’ daki
        bilgileri  özetlemiş,  bazı  konularda  ondan  iktibaslar  yapmıştır.

               İbn-i Sînâ’dan on üçüncü yüzyıla kadar yaklaşık iki asırlık dönem, Türk mûsikî tarihi açısından pek ve-
        rimli değildir. Bu durgunluk devresi Safiyyüddîn’in mûsikî nazariyesi üzerine yaptığı çalışmalarla sona ermiştir.

               2.4.  safiyyüddîn Abdülmü’min Urmevî

               Mûsikî nazariyatı konusunda üstün eserler vermiş büyük müzisyen ve nazariyatçı Safiyyüddîn Abdül-
        mümin  Urmevî  1216  yılında  Urumiye’de  doğmuş  daha  sonra  Bağdat’a  göçmüştür.

               Safiyyüddîn çağın önemli ilimlerini öğrenerek mûsikîde de son derece ileri bir seviyeye gelmiş ve bu
        ilmi  yeniden  canlandırmıştır.

               Safiyyüddîn’in hayatını üç devreye ayırabiliriz. İlk dönem Musta’sım zamanındaki hayatı (1216-1258),
        ikinci dönem Moğolların Bağdat’ı işgali ve sonrası devresi (1258-1263), üçüncü dönem ise Cüveynîler Devrin-
        deki hayatı (1258-1294). Urmevî, Halîfe Mustansır ve Mustaʽsım zamanlarında hattatların ve müzisyenlerin
        en büyüğü kabul ediliyordu.

               Safiyyüddîn son Abbasi Halîfesi Musta‘sım Billah’ın mûsikîşinaslığının yanında, sarayda kurulan yeni
        kütüphanede müstensih ve idareci olarak görev yaptı. Hülâgû’nun 1258’de Bağdat’ı istilası sırasında halife
        Musta‘sım öldürülmüş, kütüphane ise yakılıp yıkılmıştı. Bu istiladan sonra Hülâgü, Safiyyüddîn’in sanatını
        takdir etmiş, kendisi ve ailesine hürmet edilmesini emretmişti. Daha sonra Moğol (İlhanlı) veziri Şemseddîn
        el-Cüveynî’nin oğullarının öğretmenliği ile görevlendirildi. 1294 yılında uzun yıllar yaşadığı Bağdat’ta vefat

        etti.
               Kitapü’l-Edvâr ve Er-Risâletü’ş-Şerefiyye adlı iki önemli eser kaleme almıştır. Eserleri kendinden sonra
        gelen  birçok  nazariyatçıya  temel  kaynak  olmuştur.
               Safiyyüddîn aynı zamanda kanuna benzeyen, üçer üçer takılmış 81 telli dört köşeli bir müzik aleti olan
        “nüzhe”  ile  39  veya  24  telli  rebab,  kânun  ve  nüzheden  geliştirdiği  “muğnî”  isimli  sazların  mucididir.

               XIV. yüzyıldan XVI. yüzyılın ortalarına kadar hem Türk dünyasının hem de ona komşu milletlerin nazari
        mûsikî çalışmalarında, Safiyyüddîn’in verdiği bilgiler incelendi, aydınlatıldı ve bazı ilaveler yapılarak daha ge-
        niş bir biçimde ele alındı. Kendisinden sonra gelen birçok müzik nazariyatçısı onun eserlerini şerh etmişlerdir.

                                                            28                                                                                                                     29
   1   2   3   4   5   6   7   8   9   10