Page 3 - Akaid 1. Ünite
P. 3

1. Ünite         1. Ünite                       AKAİD İLMİ




                4.  Kişi  aklını  ve  iradesini  kullanarak
           dini  seçtiğinde  dinin  semeresi  olan  hayra   N  NOT EDELİM
           yani  bizzat  iyi  olan  şeylere  ulaşır.  Aslında   Hak dinin;
           kişilerin iyi-kötü algısı ve değerlendirmeleri
           farklı olabilir. Mesela paraya düşkün birisi   ✓   Sahibi ve kaynağı Allah’tır.
           için servet ve zenginlik en büyük hayır iken,   ✓   Muhatabı, akli melekeleri sağlıklı işleyen
           bir başkası çok kesin biçimde servet sahibi   ve hür iradesiyle tercihte bulunabilen in-
           olmaktan kaçınabilir çünkü ona göre zen-    sandır.
           ginlik büyük bir imtihan ve hatta kötü bir   ✓   Amacı,  insanı  bu  dünyada  ve  ahirette
           şeydir. Şu hâlde dinin insanı ulaştırdığı ha-  mutlak  hayra,  gerçek  mutluluğa  ulaştır-
           yır,  kişisel  yargılardan,  değerlendirmeler-  maktır.
           den bağımsız, akl-ı selim sahiplerinin kabul
           edebileceği bir iyilik olmalıdır. Bu da bir yönüyle kişinin Müslüman olması ve Müslüman olmasının
           getirdiği haklardan yararlanması anlamında dünyevî, bir yönüyle de cenneti ve nimetlerini kazan-
           ması anlamında uhrevî hayırdır. İnsan eliyle ortaya konulan veya ilahi kaynaklı olmakla birlikte
           zamanla bozulan dinlerin böyle bir hayra götüremeyeceği açıktır.
                Dolayısıyla insanlar tarafından konulmuş, değiştirilmiş veya bozulmuş olan, vahye dayanma-
           yan, bu sebeple de kişileri dünyada ve ahirette saadete ve huzura eriştirmeyen dinler, İslam’a göre
           hak (gerçek ve doğru) din sayılmazlar.

                İnsanda din duygusu doğuştan vardır, sonradan kazanılmış değildir. Çünkü her insanda bir
           üstün ve aşkın varlığa inanma ve ona kulluk etme özelliği vardır. Bu özellik bir duygu halinde insana
           yaratılışında bahşedilmiştir. Allah Teala, insanları bir dine inanma ve bağlanma potansiyeli üzere
           yani din duygusuyla hatta tek bir ilaha inanma ve kulluk etme bilinciyle yarattığını bildirmektedir
           ki buna fıtrat adı verilir. “(Resul’üm!) Sen yüzünü hanîf olarak dine, Allah insanları hangi fıtrat
           üzere yaratmış ise ona çevir. Allah’ın yaratışında değişme yoktur. İşte dosdoğru din budur fa-
           kat insanların çoğu bilmezler.”  ayetinde bu durum ifade edilmiştir. Peygamber Efendimiz’de bir
                                       9
           hadislerinde “Her doğan (İslam) fıtratı üzere doğar. Fakat o çocuğun anası ve babası onu kendi
           dinlerine döndürürler. Yahudi iseler Yahudi yaparlar, Hristiyan ve Mecusi iseler Hristiyan ve Mecusi
           yaparlar.”  buyurarak insanda din duygusunun doğuştan var olduğunu ve insanların yaratılış gere-
                    10
           ği tevhid inancını kabul etmeye yatkın olduklarını ancak anne-baba ve çevresinin kişinin tercihini
           değiştirebileceğini ifade etmiştir.
                İnsanın böyle bir fıtrata sahip olmasının
           temelinde,  yaratılış  aşamasında  Allah  Tea-  B  BİLGİ KUTUSU
           la  ile  insanlar  arasında  gerçekleşen,  mîsâk,
           kâlû belâ veya elest bezmi olarak da bilinen   “Hani Rabb’in (ezelde) Âdemoğullarının
           ahitleşme yatar. Kur’an’da bildirildiğine  göre   sulplerinden  zürriyetlerini  almış,  onları
           Yüce Allah, her insanı kendine şahit tutmuş ve   kendilerine karşı şahit tutarak, ‘Ben sizin
           “...Ben  sizin  Rabb’iniz  değil  miyim...?”  diye   Rabb’iniz değil miyim?’ demişti. Onlar da
           sormuştur. Onlar da “...Evet, şahit olduk (ki   ‘Evet, şahit olduk (ki Rabb’imizsin)’ demiş-
           Rabb’imizsin)...” cevabını vermişlerdir.  “Ben   lerdi. Böyle yapmamız kıyamet günü, ‘Biz
                                             11
           kullarımın  tümünü  tevhid  ehli  (hanîf)  olarak   bundan habersizdik’ dememeniz içindir.”
           yarattım.  Sonra  şeytanlar  onları  dinlerinden                     (A’râf suresi, 172. ayet.)
           döndürdü ve bana başka şeyleri ortak koşma-
           larını emrettiler.”  anlamındaki kudsî hadis de bu gerçeği ifade eder. Allah Teala’nın peygamber
                          12
           aracılığıyla insanlara gönderdiği bir tür sözleşme olan dinin ana gayelerinden biri de başlangıçtaki
           bu ahitleşmeyi hatırlatmak ve kulların buna göre yaşamalarını sağlamaktır.


           9. Rûm suresi, 30. ayet.
           10. Buhârî, Cenâiz, 80; Kader 22-23; Tirmizi, Kader, 5; Ebû Dâvûd, Sünnet, 17.
           11. A'râf suresi, 172. ayet.
           12. Müslim, Cennet, 63.

                                                                                              13
   1   2   3   4   5   6   7   8