Page 13 - İslam Tarihi 1. Ünite
P. 13
düşman kuvvetiyle karşılaşmayan Allah Resulü (s.a.v.) çevredeki kabilelere İslam’a davet amacıyla birlikler
göndermiş, bu kabileler de cizye karşılığı Müslümanların tebaası olmayı kabul etmişlerdir. 22
5.3. Medine İslam Devleti’nin Diplomatik İlişkileri ve İslam’ın Yayılma Süreci
Medine İslam Devleti’nin diplomatik faaliyetleri aslında Hz. Peygamber’in devlet başkanı olarak tanındı-
ğını gösteren Medine Sözleşmesi ile başlamıştır. Şehrin Yahudi sakinlerinin muhtemel ihanetleri karşısında
onları cezalandırmak için Müslümanlara siyasi bir dayanak teşkil eden bu sözleşme Resulullah’ın (s.a.v.) ileri
görüşlülüğünü de gösteren diplomatik bir başarı olmuştur. Benzer şekilde Hudeybiye Barış Antlaşması Müs-
lümanların aleyhineymiş gibi görünen şartlar içermesine rağmen Allah Resulü (s.a.v.) tarafından kabul edilmiş
ve bu antlaşma İslam’ın daha geniş kitlelere yayılması için önemli bir zemin hazırlamıştır.
Hudeybiye Barış Antlaşması’nın “On yıl savaş yapılmayacaktır.” maddesi gereği ortaya çıkan barış or-
tamı Hz. Peygamber’in tüm enerjisini İslam’ı tebliğe yöneltmesine imkân vermiştir. Nitekim bu süreçte
çeşitli devlet başkanlarına ve kabile reislerine İs-
lam’a davet mektupları gönderen Resulullah (s.a.v.)
bunları resmî belge olduğunu gösterir şekilde
mühürlemiştir. Kısa ve veciz bir şekilde yazılan
mektup metinlerinde gönderilen kişilerin özel-
liğine göre ifadeler seçilmiş ve farklı üsluplar
kullanılmıştır. Muhataba İslam daveti yapılmış,
kabul etmediği takdirde durumdan etkilenecek
tebaasının sorumluluğunu üstleneceği hatırlatı-
larak uygulanacak hükümler açıklanmıştır. Mek-
tuplar; Bizans, Habeşistan, Sâsânî gibi büyük
devletlere gönderildiği gibi bu devletlere bağlı
emîrlere ve yarı bağımsız bölge yöneticilerine de
gönderilmiştir.
Davet mektuplarına muhatapların verdikleri
cevaplar farklı olmuş; bir kısmı İslam’ı kabul etmiş,
bir kısmı kabul etmediği hâlde elçiyi hediyelerle
göndermiş, bazısı davete sinirlenip elçiye kötü
muamelede bulunmuş, bazısı da İslam’ı kabul et-
memekle birlikte cizye ödemeye razı olmuştur.
Arabistan’ın çevre bölgeleriyle yakın ülke hüküm-
darlarına ulaşan mektuplar netice itibarıyla İs-
lam’ın yayılmasında büyük pay sahibi olmuştur. 23
Medine İslam Devleti kurulduktan sonra za-
man zaman bazı heyetler Hz. Peygamber ile gö-
Görsel 1.2
rüşmeye ya da İslam’ı kabul ettiklerini bildirmeye İslam’ın yayılmasında diplomatik yollar da kullanılmıştır.
Medine’ye geliyordu. Gelişen olaylar neticesinde
Müslümanlar Arap Yarımadası’nın en büyük gücü hâline gelince hicretin dokuzuncu yılında çeşitli bölge-
lerden gelen heyetlerin sayısı bir hayli artmıştır. Bu süreçte İslam’ı kabul edip Hz. Peygamber’e biat etmek
için gönüllü olarak gelenler olduğu gibi İslam hâkimiyetini kabul etmek zorunda kalarak gelen heyetler de
olmuştur. Kimileri Temîm, Esed, Hanife ve Sakif kabilesi gibi Müslüman olmuş; kimileri de Necran Hıris-
tiyanları gibi cizye ödemeye razı olup kendi dinlerinde kalmıştır. Müslüman olup bölgelerinde İslam’ı ya-
yan heyetler sayesinde “İnsanların bölük bölük Allah’ın dinine girmekte olduklarını gördüğün vakit…”
24
ayetiyle işaret edilen vakıa gerçekleşmiş ve Arap Yarımadası’nın her tarafına İslam bayrağı ulaşmıştır.
25
22 bk. İbn Hişâm, es-Sîre, C 4, s. 15-30, 159-172.
23 bk. İbn Sa’d, et-Tabakât, C 1, s. 222-252.
24 Nasr suresi, 2. ayet.
25 bk. İbn Hişâm, es-Sîre, C 4, s. 205-247.
27