Page 44 - Tefsir Okumaları 3. Ünite
P. 44

MEAL VE TEFSİRİ YAPILACAK BAZI AYETLER







               Ayette itaat edilecek ikinci merci peygamber olarak belirtilmektedir. Bu, mutlak itaat maka-
        mının sadece Allah (c.c.) olduğu gerçeğine ters düşmez. Çünkü peygambere itaati isteyen Yüce
        Allah’tır (c.c.) ve Kur’an’da şöyle buyurmuştur: “Kim Resul’e itaat ederse Allah’a (c.c.) itaat
        etmiş olur...” Peygamberler kendi başlarına ibadet icat edemezler, Allah’ın (c.c.) razı olmadığı
                       91
        kuralları koyamazlar. Onların getirdiği her şey Allah’tandır (c.c.), bu yüzden onlara itaat Allah’a
        (c.c.) itaat anlamına gelir.

               “Allah’a itaat ediniz.” cümlesindeki (عاــطا) fiili “Resul’e itaat ediniz.” cümlesinde tekrar kulla-
        nılmıştır. Oysa aralarına bir (و) harfi konularak aynı mana kastedilebilirdi. Bu fiilin tekrarı, Resu-

        lullah’a (s.a.v.) itaatin, onun bütün davranışlarının örnek edinilmesini, bütün buyruklarının yerine
                                                     92
        getirilmesini içine aldığını göstermektedir.  Nitekim sahabe Resulullah’ın tüm söz, fiil ve davra-
        nışlarını kendilerine örnek alarak yaşamışlardır.

               Ayette geçen, kendilerine itaat edilecek üçüncü grup “Ulü’l-emr”dir. Bu kelime sözlükte

        “emir sahipleri” manasına gelir. Emir kelimesi “iş” ve “buyurma” anlamlarını içerdiğinden ulü’l-emr
        hem yetkili hem de görevli kimseleri ifade eder. Dinî literatürde başta devlet başkanı olmak üzere
        toplumun üst yöneticilerini, toplumsal sorumluluk ve otorite sahibi kimseleri içine alan kapsamlı

        bir tabirdir.  Müfessirler ulü’l-emr için şunları söylemişlerdir: Devlet başkanı, yöneticiler, komu-
                    93
        tanlar, âlimler, aile reisi. 94
                                                               NOT EDELİM
               “Peygambere  itaat  ediniz.”  emrinden
                                                               “Eğer üzerinize Habeşi ve burnu, kulağı ke-
        sonra  gelen  “Ulü’l-emre  itaat  ediniz.”  ifade-
                                                            sik bir köle, emir tayin edilse, sizi Allah’ın (c.c.)
        si  için  (عاــطا)  fiili  kullanılmamış,  (و)  harfiyle   kitabı ile sevk ve idare ettiği sürece onun emir-
        peygambere  itaate  atıf  yapılmıştır.  Böyle-      lerini dinleyiniz.”
        ce  ulü’l-emre  itaat  etmek,  peygambere  ita-
                                                                  (Buhari, Ahkam, 4; İbn Mace, Cihad, 39)
        at  etmeye  tabi  olarak  emredilmiştir.  Bu  da

        ulü’l-emrin  itaat  yükümlülüğü  bakımından
        Allah (c.c.) ve Resulü (s.a.v.) gibi olmadıklarına, emirleri Allah (c.c.) ve Resulü’nün (s.a.v.) tali-
        matına uygun olmadıkça kendilerine itaat edilmeyeceğine işaret etmektedir. Ayetin nüzul sebebi
        olarak anlatılan şu olay da bunu teyit etmektedir: Hz. Peygamber (s.a.v) bir gruba (seriyye) askerî

        görev vermiş, başlarına da Abdullah b. Huzâfe’yi geçirmişti. Abdullah bir sebeple öfkelenmiş,
        emri altındakilere odun toplayıp yakmalarını, ateş olunca da içine girmelerini emretmişti. Bu emir
        üzerine askerlerin bir kısmı ateşe girmeyi düşündüler. Fakat bazıları da bunları tutmaya ve “Bizler
        ateşten Peygamber’e kaçıp sığınmış kimseleriz.” demeye başladılar. Onlar bu karşılıklı konuş-

        maya devam ederlerken nihayet ateş söndü. Kumandanın da öfkesi geçip sakinleşti. Bu olay Hz.
        Peygamber’e (s.a.v.) ulaşınca: “Eğer mücâhidler ateşe girselerdi, artık kıyâmet gününe kadar

        91  Nisâ suresi, 80. ayet.
        92  Kur’an Yolu, C 2, s.66.
        93  DİA, “Ulü’lemr” maddesi, C 42, s.295.
        94  Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, C 5, s. 297-299; İbn Kesir.



                                                           160
   39   40   41   42   43   44   45   46   47   48   49