Page 52 - Tefsir Okumaları 2. Ünite
P. 52
MEAL VE TEFSİRİ YAPILACAK BAZI SURELER
2. Nihayet kabirleri ziyâret ettiniz.
Bu ayete şu üç mana verilebilir:
Birincisi; siz ölünceye kadar mal ve evlat çoğaltmakla oyalandınız. Buna göre “kabirleri
ziyaret etmek”, “ölüp kabre gömülmek” demektir.
UNUTMAYALIM
Nitekim Şakîk-i Belhî (k.s.), bir mezarlığın kenarından geçerken ibretle bakar ve yanında-
kilere:
“Buradakilerin çoğu dünyada iken aldandıklarının farkına vardılar...” der.
“Niçin?” diye sorduklarında ise:
“Onlar hayattayken malım var, mülküm var, evim var, bineğim var, akrabam var, ba-
ğım-bahçem var zannetmezler miydi? Ama şimdi siz de görüyorsunuz ki öyle değilmiş!..” diye
cevap verir.
(Ömer Çelik, Hakk’ın Daveti, C. 5, s. 577.)
İkincisi; “Kabirleri ziyaret etmek”, kabirlerdeki ölüleri anmak, onların çokluğu ile bile övün-
mektir. Yani çoklukla övünme sizi o kadar oyaladı ki ölüleri sayıp onlarla övünecek derecede aşırı
gittiniz.
Üçüncüsü; “Kabirleri ziyaret ettiniz” demek, “fiilen kabirlere gittiniz” demektir. Nitekim bazı
kimseler kabirlere gider, erkek akrabalarının kabirlerini göstererek, “İşte şu şu kabir bizimdir” de-
mek suretiyle onlarla övünürlerdi. 82
3. Hayır! Böyle yapmayın! Yakında bileceksiniz.
4. Hayır! Hayır! Elbette yakında bileceksiniz.
5. Hayır! Eğer gerçeği kesin bir bilgiyle bilseydiniz böyle yapmaya cür’et edemezdi-
niz!
İlmu’l-yakîn; “kesinlikle doğru olan aklî ve naklî delillerin ifade ettiği bilgi; gerçeğe tam uy-
gun olan ve içinde en küçük bir şüphenin bulunmadığı bilgi” demektir. Allah (c.c.), âhiret, hesap,
83
cennet ve cehennem hakkında böyle bir bilgi, insanı elbette tüm yanlış hâl ve hareketlerden uzak-
laştıracak ve onu İslam çerçevesinde güzel bir kulluk hayatına yönlendirecektir.
6. Siz, o kızgın alevli cehenemi mutlaka göreceksiniz.
7. Sonra elbette siz onu, gözünüzle ayan beyan göreceksiniz.
Cenâb-ı Hak, kesin olarak bilmemiz gereken hususlara misal verir. Bunların başında ce-
hennem gelir. Cehennem gerçektir. Şu an bile alev alev yanıp durmakta, suçluların içine atılacağı
82 Çelik, Hakk’ın Daveti, C 5, s. 577.
83 Fahruddin Râzi, Mefâtihu’l-Gayb, C 23, s. 376.
102