Page 40 - Tefsir Okumaları 1. Ünite
P. 40
KUR’AN’I ANLAMAYA GİRİŞ
mek veya her dilden insanın anlayacağı şekilde Kur’an-ı Kerim’in tercüme ve tefsirlerini yapmaktır.
Birinci ihtimalin imkânsızlığı ortada olduğundan, geriye tek geçerli yol, ikinci ihtimal kalmaktadır.
(bk. En’am suresi, 92. ayet; Şûrâ suresi, 7. ayet)
3. Kur’an-ı Kerim, bütün dillere tercüme ve tefsir edilmeli ki insanların itiraz kapısı kapansın; Al-
lah Teâlâ karşısında ileri sürebilecekleri bir mazeretleri kalmasın. (bk. En’am suresi, 156-157. ayetler)
4. Kur’an-ı Kerim, kapsamı geniş ve anlam derinlikleri sonsuz olan bir kitaptır. Yerin altına doğru
katman katman uzanan altın madeni gibi, her ayetin ifade ettiği mana katmanları vardır. Bunlar
dıştan içe, satıhtan derinliğe doğru giderler. Denizin sahili, yüzeyi, derinliği ve çeşitli inci, mercan ve
denizaltı bitki örtüsüyle süslü en dip tarafları olduğu gibi, Kur’an-ı Kerim de böyledir. Belki denizin
sahilinden ve yüzeyinden kalabalık insan kitleleri istifade edebilir; kıyısında oturabilir, kenarında
yüzebilir. Fakat ancak son derece maharetli dalgıçlar onun dibine dalıp inci ve mercan çıkarabilir. Bu
açıdan bakıldığında, Kur’an-ı Kerim’in niçin indirildiğini, beyan buyurduğu mana ve maksatlarını iyi
bilen alimler, denizin dibine dalabilen dalgıçlar gibidir. İnsanların istifade etmesi için onlar, güçleri
nispetinde Kur’an’ın güzelliklerini ortaya koymaya çalışırlar. (bk. Lokmân suresi, 27. ayet; Kehf suresi,
109. ayet)
5. Lügat itibariyle belli manaları olduğu hâlde, Kur’an’da daha özel bir mana ifade etmek üzere
kullanılan kelimeler vardır. Bu kelimeleri sadece lügat yardımıyla anlamak mümkün değildir. Salat
(bk. Bakara suresi, 3. ayet), zekat (bk. Bakara suresi, 43. ayet), sıyam (bk. Bakara suresi, 183. ayet),
hac (bk. Bakara suresi, 197. ayet) gibi. Bilindiği gibi bu kelimelerin her biri İslam’ın bir şartını ifade
edecek seviyede kapsamlıdır. Her biri, hakkında ayrı kitap yazılacak derecede geniş bir muhtevaya
sahiptir.
6. Kur’an ayetlerinin hepsi aynı açıklıkta değildir. İçlerinde tam olarak hangi manayı ifade etti-
ğine karar vermenin zor olduğu “müteşâbih ayet”ler vardır. (bk. Neml suresi, 82. ayet; Zumer suresi,
68-75. ayetler) Bunlar sayıca hayli fazladır. Aslında öyle olmadığı hâlde ilk bakışta birbiriyle çelişkili
gözüken ayetler vardır. (bk. A’râf suresi 6. ayet ile Rahmân suresi, 39. ayet) Bunların telif ve izahı
gerekir. İsm-i işâretlerle, ism-i mevsullerle ve zamirlerle kendilerine işaret edilen şahıslar vardır.
Mananın anlaşılıp, sağlıklı sonuçların çıkarılması için bunlarla kimlerin kastedildiği hakkında işin
ehli âlimler tarafından izahların yapılması gerekir.
7. Kur’an-ı Kerim, hak ve adalet ölçülerine göre fert ve toplum hayatını düzenleyen ibadet, hu-
kuk ve muamelatla alakalı bir takım temel kaideler beyan etmektedir. Bu kaidelerin tespit, tefsir
ve izahının lüzûmu açıktır. (Örnek olarak bk. Nisâ suresi, 1-35. ayetler; Mâide suresi, 1-8. ayetler,
Mümtehine suresi, 1-10. ayetler)
8. Kur’an-ı Kerim bir dil mucizesi ve bir edebiyat şaheseridir. İlahi sanat harikasıdır. Onda dilin
bütün incelikleri vardır. Edebî sanatların hepsi yerli yerinde ve en güzel bir tarzda kullanılmıştır.
Bunları ise ancak işin uzmanları anlayıp açıklayabilir. (bk. Fâtiha suresi, 1-7. ayetler)
9. Kur’an-ı Kerim’de zamanla ortaya çıkacak bir kısım ilmî gelişmelere işaret eden ayetler bulun-
maktadır. Bunlar astronomi, matematik, fizik, kimya, biyoloji, anatomi, botanik, coğrafya, jeoloji,
tarih, sosyoloji, psikoloji… gibi ilimlerin sahalarını ilgilendiren ayetlerdir.(Örnek olarak bk. Enbiyâ
suresi, 30. ayet; Nisâ suresi, 11-12. ayetler; Mü’minûn suresi, 12-14. ayetler; Nisâ suresi, 56. ayet;
Yâsîn suresi, 38-40. ayetler) Bu ayetleri, o sahalardaki ilmi gelişmeler ışığında tefsir etmek gerekir.
Çünkü bu çeşit açıklamalar bir taraftan mü’minlerin imanını kemâle erdirirken, bir taraftan da inkâr-
cıların hidayetine sebep olmaktadır. (Çelik, Tefsir Usulü ve Tarihi, s. 190-197)
48