Page 25 - Tefsir 3. Ünite
P. 25
3. ÜNİTE TEFSİR TARİHİ
BİLGİ KUTUSU
Kur’an’ın indiği dönemde müslümanlar büyük zorluklar, maddî kayıplarla karşı karşıya kalıyorlar,
işkence çekiyorlar ve hem fiziksel, hem de ekonomik baskı altında tutuluyorlardı. Müslümanların bu
duasında yer alan yüce ideallerle, o dönemde çektikleri işkenceler arasındaki zıtlık, onların bu kritik dö-
nemde bile ahlâkî yönden nasıl eğitildiklerini göstermektedir. İşte bu, her gerçek müminin ulaşmak için
çalışması gereken yüce ahlakî seviyedir.
Suredeki “Ey Peygamber, Rabbin sana o kadar büyük iyilik
yaptı ve o kadar büyük nimet verdi ki, şimdi onun için namaz
kıl ve kurban kes!” emrinin, bütün Arabistan’daki müşriklerin
kendi yaptıkları tanrılara ibadet etmekte ve onlar için
kurban kesmekte iken indiğini düşünmek lazımdır. Burada
müşriklerin tersine namaz ve kurban gibi ibadetlerin sadece
Allah (c.c.) için olması gereği vurgulanıyor. Nitekim başka
bir ayette şöyle buyrulur: “De ki, namazım, ibadetlerim,
hayatım ve ölümüm alemlerin Rabbı Allah (c.c.) içindir.
O’nun hiçbir ortağı yoktur. Böyle emrolundum ve ben
Müslümanların ilkiyim.” 39
Resûlullah’ın (s.a.v.), Allah’ın (c.c.) emriyle kurban
bayramı günü önce bayram namazı kılması sonra kurban
kesmesi ve müslümanlara da böyle yapmalarını söylemesi
bu ayetin bir gereğidir.
Onun ibadet ve uygulaması tabii olarak vahye dayanır.
Ayette şânieke kelimesi kullanılmıştır. Şânie, şe’n
kelimesinden olup ‘buğz ve düşmanlık etmek’ demektir.
Dolayısıyla şanieke'den kasıt, özellikle Allah (c.c.) elçisi
kimliğiyle Resûlullah’a ve vahye düşmanlık eden herkestir.
Hüve’l ebter (o ebterdir) buyruğu, o, Resûlullah’a ebter
(kökten kesilmiş) diyor. Halbuki asıl ebter kendisidir, anlamı-
na gelir.
Myanmar'da eziyet gördüğü için yurtlarından hicret eden Müslümanlar
39 En’âm suresi, 162-163. ayetler.
83