Page 8 - 5. Sınıf Peygamberimizin Hayatı 5. Ünite
P. 8
PEYGAMBERİMİZ VE SAHABE
Okuyalım
Hz. Muhammed’in (s.a.v) Güzel Ahlakı
Peygamber Efendimizin torunlarından Hz. Hasan, Hind bin Ebî Hale’ye
(r.a), Resulullah’ın (s.a.v) evden çıktığında ne yaptığını sordu. O da şöyle an-
lattı:
“Resulullah, insanlara faydası dokunmayacak herhangi bir söz söylemezdi.
Sahabileri ile kendisi arasında sevginin çoğalmasına yarayacak sözler söyler,
onların kendisinden kopup uzaklaşmasına yol açacak sözleri ise ağzına al-
mazdı. Kimseden tebessüm ve güzel sözlerini esirgemezdi. Tutum ve tavırla-
rını beğenmediği kimselere karşı daha ihtiyatlı davranırdı. İyi ve güzel olan
şeyin güzelliğinden söz edip onu tavsiye eder, kötü olan şeyin kötülüğünü dile
getirip ondan sakındırırdı.
Meclisinde göremediği sahabilerinin durumlarını
sorup araştırır, halkın arasında ne olup bittiğini
yine onlardan öğrenirdi.
Yaptığı her iş ölçülü olup hiçbir işi ve sözü di-
ğerine ters düşmezdi. Dünya hayatı ve ahiretle il-
gili her soruya bir cevap bulurdu.Yapması gereken
görevde kusur etmediği gibi hakkın ve doğrunun
Muhammed (s.a.v)
dışına çıkmazdı.
Kendisinin etrafında olanlar, insanların en iyileri, en hayırlılarıydı. Onun
yanında en üstün olanlar, başkaları hakkında en çok iyilik düşünenlerdi.
Onun gözünde en üstün mertebede bulunanlar, fakirleri en çok görüp göze-
ten ve onlara en çok yardım edenlerdi.
Hz. Hüseyin, bu kez babası Hz. Ali’ye Resulullah’ın (s.a.v) insanlarla otur-
duğu zaman nasıl davrandığını sordu. Hz. Ali şunları söyledi:
“Resulullah oturup kalkarken Allah’ı zikrederdi. Bir topluluğa vardığında
baş köşeye geçmez, nerede boş yer varsa oraya oturur, başkalarına da böyle
yapmalarını emrederdi.
Yanındakilerle ilgilenip onlara iltifat ederdi. Meclisinde bulunan herkes
Resulullah’ın en değer verdiği insanın kendisi olduğunu düşünürdü.
Kendisinden bir şey isteyeni ya istediği şeyi vererek veya vereceğine söz
vererek yahut gönül alıcı bir söz söyleyerek yolcu ederdi.
Allah’ın elçisi, güzel davranışları ve güzel ahlakıyla herkesi kucakladığı için
bütün Müslümanların babası durumundaydı. Ve herkes, haklarının gözetil-
mesi bakımından onun yanında eşitti.”
(Heysemî, Mecmeu’z-zevâid, C 7, s. 273-274.)
100