Page 16 - 10. Sınıf Peygamberimizin Hayatı 4. Ünite
P. 16

DÖRDÜNCÜ ÜNİTE


                         6. Peygamberimiz ve Ahde Vefa


                         Sözünde durma, özü ve sözü
                  doğru  olma  anlamına  gelen  ahde

                  vefa;  İ�slam  ahlakının  en  önem-
                  li  prensiplerinden  birisidir.  Allah’a
                  veya insanlara verilmiş sözler kişiyi
                                         60
                  borçlu  ve  sorumlu  kılar.   Kur’an-ı
                  Kerim’de bu gerçek “…Ahdi de yeri-
                  ne getirin, doğ rusu verilen ahidde
                                    61
                  sorumluluk vardır.”  ayetiyle ifade
                  edilmiştir.
                                                                         Görsel 4.7: Ahde vefa güven temin eder.
                         Toplumsal veya ferdı� hayatı
                  ayakta  tutan  bazı  değerler  vardır.
                  Bunlar sayesinde fertler bir ve beraber olup uyum içinde hayatın akışını sağlar. Bu faziletlerin
                  en önemlileri arasında emniyet ve güven bulunmaktadır. İ�nsanlar birbirine güvendiği, birbi-
                  rinden emin olduğu ölçüde huzur ve asayişi temin edebilirler. Güven duygusunun zedelendiği
                  bir toplumda ticari ve siyasi ahlak çöker, huzursuzluklar baş göstermeye başlar.

                         İ�nsanlar arasındaki güveni temin eden ahlaki ilkelerden biri de verilen sözlerin yerine
                  getirilmesi, ahde vefadır. Söz ile davranışların uyumudur. Dürüst ve doğru sözlerle kurulan
                  sosyal ilişkiler fertlerin birbirine saygı ve sevgisini sağlar, toplumsal bağları güçlendirir. İ�n-
                  sanlar dürüst, sözüne sadık kimseleri sever ve onlara güvenir. İ�nsanların birbirine dürüst dav-
                  ranmasını emreden Yüce Rabbimiz bu konuda şöyle ikazda bulunmaktadır: “Antlaşma yaptı-
                  ğınız zaman, Allah’a karşı verdiğiniz sözü yerine getirin. Allah’ı kendinize kefil kılarak
                  pekiştirdikten sonra yeminlerinizi bozmayın. Şüphesiz Allah yaptıklarınızı bilir.” 62

                         Hz. Muhammed (s.a.v.) peygamberliğinin ilk yıllarında müşrikler tarafından türlü iftira-
                  lara maruz kaldı. Kâhin, sihirbaz ve benzeri sözlerle itibarı zedelenmeye çalışıldı. Ancak her tür-

                  lü iftirayı atmaktan çekinmeyen düşmanları, kendi iftiralarına kendileri de inanmıyordu. Çünkü
                  âlemlere rahmet olarak gönderilen Resul-i Ekrem, peygamber olmadan önce de doğru sözlü,
                  güvenilir insan anlamındaki “Muhammedü’l-Emin” lakabı ile anılırdı. Hayatı boyunca yalan ve
                  hileyi hissettirecek en ufak bir sözü veya davranışı olmamıştır. Bundan dolayıdır ki dost ve düş-
                  manları, Allah Resulü’nün ahde vefa gösterdiğinde ve güvenilir bir insan olduğunda hemfikirdir.
                         Hudeybiye Antlaşması esnasında yaşanan şu olay Hz. Peygamber’in ahde vefa konu-
                  sunda ne kadar hassas davrandığını göstermesi bakımından çok anlamlıdır: Antlaşma imza-
                  lanmak üzereyken Mekke’de hapsedildiği zindandan kaçan Ebu Cendel (r.a.) elleri ve ayakla-

                  rı zincirli olarak çıkagelmişti. Ebu Cendel (r.a.) kendisine işkence edildiğini söyledi. Zaten ne
                  kadar ağır işkenceler gördüğü her halinden belliydi. Bu yüzden Peygamberimiz ve sahabiler
                  60  Dinı� Kavramlar Sözlüğü, s. 11.
           108    61  �sra suresi, 34. ayet.
                  62  Nahl suresi, 91. ayet.
   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21