Page 32 - Kur'an-ı Kerim 11. Sınıf 2. Bölüm
P. 32
topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.” ayetine göre bu görevi yerine getirecek bir
123
topluluğun oluşturulması farzdır. Bunlar, “emri bi’l-ma’ruf nehyi ani’l-münker”in doğru bir şekilde nasıl
yapılacağını bilen âlimlerdir. İslam toplumu, kendisine iyiliği emredecek ve kötülük yapmasına engel
olacak bu âlimleri yetiştirdiği takdirde farzı yerine getirmiş, sorumluluktan kurtulmuş olur. Bu işle
sorumlu özel bir grup olmadığında, her bir mümin, içinde bulunduğu imkân ve şartlara göre Allah’ın
(c.c.) emir ve yasaklarının yerine getirilmesi için mücadele vermekle sorumludur.
Hidayet
Hidayet sözlükte; doğru yola gitmek, doğru yolu göstermek, doğru yol, kılavuzluk anlamında
kullanılır. Terim olarak ise, Allah’ın (c.c.) insanlara dünya ve ahiret mutluluğunu sağlayacak yolu
göstermesi demektir. Allah’ın (c.c.) kullarına hak yolu açıklaması, peygamberler gönderip kitap
124
indirerek insanın sınırlı duyuları ve aklı ile ulaşamayacağı konuları açıklaması bu anlamda bir
hidayettir: “De ki: Ey insanlar, size Rabb’inizden gerçek (Kur’an) gelmiştir. Artık kim doğru
125
yola girerse ancak kendisi için girer. Kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapar. Ben sizden
sorumlu değilim.” 126
Kur’an-ı Kerim’in birçok ayetinde, hidayeti verenin
yalnız Allah (c.c.) olduğu vurgulanır. Bu ayetlere göre kulun
batıl ve yanlış yolları bırakıp hidayete yönelmesi ancak Hidayetin zıddı “doğru
Cenab-ı Hakk’ın dilemesi ve yardımı ile olur: “Allah, kimi yoldan sapma, sapkınlık,
doğru yola iletirse işte o, doğru yolu bulmuştur…” , şaşırma” gibi anlamlara
127
“Allah, kimi doğru yola iletirse artık onu saptıracak hiç gelen “dalalet”tir.
kimse yoktur...” 128
Hidayetin Kur’an-ı Kerim’de “...Şüphesiz ki sen doğ- (Ahmet N. Serinsu, Mehmet
Sürmeli, Arif Alkan, vd., Dinî
ru bir yola iletiyorsun.” şeklinde Hz. Peygamber’e Terimler Sözlüğü, s.56)
129
(s.a.v.) veya “Gerçekten bu Kur’an en doğru yola götü-
rür...” şeklinde Kur’an’a dayandırıldığı da görülür. Fakat
130
Peygamber (s.a.v.) ve Kur’an, gerçek hidayet verici değil, yalnızca kulun hidayetine vesile olan bir
yol göstericidir. Bir kimsenin, Allah (c.c.) dilemedikçe, Peygamber’in (s.a.v.) istemesiyle bile hidayete
kavuşamayacağı, Kur’an’da şöyle ifade edilir: “(Ey Muhammed!) Şüphesiz sen sevdiğin kimseyi
doğru yola erdiremezsin. Fakat Allah, dilediği kimseyi doğru yola eriştirir...” 131
Allah’ın (c.c.) insanlara olan hidayeti dört aşamadan oluşur:
1. Allah’ın (c.c.) her mükellefe bağışladığı akıl ve kavrama yeteneği,
2. Vahiy ve peygamberler yoluyla yaptığı davet,
3. Hidayeti benimseyenlere verdiği başarı,
4. Hak edenleri ahirette cennetle mükâfatlandırmak.
123 Âl-i İmrân suresi, 104. ayet.
124 bk. Yusuf Şevki Yavuz, “Hidayet”, TDV İslam Ansiklopedisi, c.17, s.473.
125 Osman Karadeniz, “Hidayet”, İslam’da İnanç, İbadet ve Günlük Yaşayış Ansiklopedisi, c.2, s.269.
126 Yûnus suresi, 108. ayet.
127 İsrâ suresi, 97. ayet.
128 Zümer suresi, 37. ayet.
129 Şûrâ suresi, 52. ayet.
130 İsrâ suresi, 9. ayet.
131 Kasas suresi, 56. ayet.
50