Page 16 - Hadis 2. Ünite
P. 16

HADİS





               Kendisine rol model belirleyen bir kişi, örnek aldığı kişinin, hayatındaki prensiplerini be-
            nimser; insanları davet ettiği değerleri özümser, insanların yapmasını istediği vazifeleri ken-
            disi yapar. Peygamber Efendimizin hayatı bu açıdan emsalsiz olup her bir fert ve her sınıftan
            insan cinsi için en güzel örnektir.

               Resul-i Ekrem Efendimizin örnekliği, Kur’an ve Sünnet temeline dayanan bir konudur.
            Peygamber Efendimiz, Kur’an-ı Kerim’in işaret buyurduğu gibi Müslümanlar için en ideal
            örnek, kendisine uyulması gereken yegâne model ve rehber olarak karşımıza çıkmaktadır.
            Sahabe nesli başta olmak üzere tüm Müslüman nesiller Peygamber Efendimizi kendilerine
            örnek edinmiş ve bu gerçekçi yöneliş günümüze kadar devam edip gelmiştir.

               Hz. Ebu Bekir, Resulullah’ın mirası konusundaki tavrını açıklarken "Ben Resulullah’ın bir
            şey  yaptığını  gördüğüm  zaman  mutlaka  onu  yaparım."  diyerek  Peygamber  Efendimizin
            (s.a.v.) sünnetine bağlılığını ifade etmişti.  Diğer sahâbîlerin de benzer tavırlar sergiledikleri
                                                    57
            görülmektedir.
               Sahabîler arasında kimi zamanlar Hz. Peygam-
            ber’in  emir  ya  da  nehiylerinin  ne  anlama  geldi-    DEĞERLENDİRELİM
            ği konusunda farklı görüşler olsa bile, ona uyma        Bir gün bir bedevi Hz. Ömer’in
            konusunda herhangi bir tereddüt yaşanmamıştır.       karşısına  çıktı  ve:  “Sen  adaletle
            Sözgelimi  Hendek  Gazvesi’nden  sonra  Cebrâil,     hükmetmiyorsun,  bize  yeterin-
            Müslümanlara ihanet eden Kureyzâ Yahudilerine        ce  maaş  da  vermiyorsun!”  dedi.
            savaş  açılması  gerektiğini  Allah  Resulü’ne  söyle-  Adalet timsali Hz. Ömer bu haksız
            mişti. Hz. Peygamber de işin önemine binaen Müs-     suçlama  karşısında  çok  öfkelen-
            lümanların derhal harekete geçerek, ikindi namazı-   di. Adamı neredeyse dövecekti. O
            nı Kureyzâ yurdunda kılmalarını söyledi. Bu emrin    esnada  Hz.  Ömer’in  şûrâ  meclisi
            ne anlama geldiği hususunda sahâbîler iki gruba      üyelerinden biri hemen araya girdi
                                                                 ve şöyle dedi:
            ayrıldı. Birinci grup, Hz. Peygamber’in mü’minleri      “Ey  Ömer,  Yüce  Allah  kitabın-
            bir an önce Kureyzâ yurduna sevketmek istediğini     da  sevgili  Peygamberine  hitaben:
            düşünüp, bu amaç da gerçekleştiği için namazla-      “Sen af yolunu tut, cahillere aldır-
            rını yolda eda ettiler. Ama diğer grup Allah Resu-   ma!”   (A'raf suresi, 199. ayet) buyur-
            lü’nün  ikindi  namazınızı  Kureyzâ  yurdunda  kılın   muyor mu? Bu seni kızdıran adam
            emrinin zahirine bağlı kalarak vaktin geçme tehli-   da cahillerdendir.” dedi.
                                                                    Hz.  Ömer  bu  hatırlatma  karşı-
            kesine rağmen namazlarını yolda kılmadılar. Daha     sında derhal sakinleşti.
            sonra bu görüş farklılığı, Hz. Peygamber’e soruldu-                   (Buhârî, İ’tisâm, 1.)
            ğunda o her iki gruba da bir şey dememiş, yaptık-       Bu  olayı  sahabenin  Kur’an’a
            larını onaylamıştı.  Netice itibariyle, her iki grup   bağlılığı ve Hz. Peygamberi örnek
                              58
            Resûlullah’ın emrini farklı şekillerde anlasa da ona   edinmesi  bakımından  değerlen-
            uyma  konusunda  bir  tereddüt  meydana  gelme-      diriniz.
            mişti. Esasen bu şekilde davranmaları Allah Resu-
            lü’nü doğru anlayıp, tabi olma arzularından kaynaklanıyordu.

               İşte burada sırf taklit ile şuurlu yöneliş ve örnek alışı birbirinden ayırmak gerekir. Çünkü
            taklitte irade ve bilinç söz konusu değildir. Örnek alış ve tabi olmada ise tam bir irade vardır.

            57 Ahmed b. Hanbel, Müsned, C I, 10.
            58 Buhârî, Salatü’l-havf, 5.

                                                       52
   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21