Page 10 - Dinler Tarihi 1. Ünite
P. 10
DİNLER TARİHİ
Batı’da Dinler Tarihi, akademik bir disiplin olarak ilk kez Batı Avrupa’da ortaya çıkmış, 19.
yüzyılın sonlarına doğru İsviçre, Hollanda ve Belçika üniversitelerinde Dinler Tarihi kürsüleri
kurulmuştur. Bu kürsülerin kurulmasında sadece bilimsel kaygılar değil ideolojik çatışmalar,
siyasal projeler ve oryantalist bakış açısı belirleyici olmuştur.
Bazı Avrupa ülkelerinde devletlerin laikleşmesi sonucunda dinî konuların öğretilmesi ve
araştırılması kilisenin tekelinden çıkmıştır. Bu da Dinler Tarihi çalışmalarına hız kazandırmıştır.
Batı’da Dinler Tarihi kürsülerinin kurulmasına karşı en sert muhalefet, Katolik Kilisesi tara-
fından yapılmıştır. Kilise, hem bilgi üzerindeki hâkimiyetini hem de toplum nezdindeki itibarını
kaybetmek istemediği için Dinler Tarihi çalışmalarına karşı çıkmıştır. Kilise, bu çalışmaların Hıris-
tiyanlığın temelini sarsacağı ve inananların zihninde şüphe uyandıracağı endişesini taşımıştır.
Nitekim Kilise endişesinde de haklı çıkmıştır. 20. yüzyılda Kitâb-ı Mukaddes, Kilise ve Hıristiyan
dogmalarının tarihsel eleştiriye tabi tutulması, Hıristiyanlığı temelinden sarsmış, Hıristiyanlığın,
diğer dinler gibi bir din olduğu, başka düşünce sistemlerinin ve dinlerin tesiri altında kaldığı
ortaya konulmuştur.
Bazı Avrupa ülkelerinde Dinler Tarihi kürsünün kurulmasını destekleyenler, aynı zaman-
da sömürgeci anlayışın savunucuları olmuştur. Dünyanın çeşitli bölgelerinde sömürgeleri ve
yoğun ticari ilişkileri bulunan ülkeler, kendi çıkarlarına hizmet edecek, Doğu dilleri, kültürleri
ve dinleri konusunda uzmanlara ihtiyaç duymuştur. Bu uzmanların oryaya koyduğu çalışmalar
sayesinde sömürülen halkların üzerinde hâkimiyet kurmak daha kolaylaşmıştır.
Dinleri inceleme konusu yapmak için ilk önce
BİLİYOR MUSUNUZ? "Dinler Bilimi" tabiri kullanılmıştır. Dini çok yönlü
incelemeyi amaçlayan bu yaklaşım çok genel ve
Batı’da İslam üzerine yapılan çalışmalar, iddialı bulunmuştur. Bunun yerine dinleri objektif
Dinler Tarihi'nden ziyade taraflı ve ve tasviri olarak incelemeyi amaçlayan "Dinler Ta-
önyargılıdır. Bu da İslam’ın objektif ve tarafsız rihi" tabiri kullanılmaya başlanmıştır. 14
araştırılmasının önüne geçmektedir.
Dinleri objektif ve tarafsız incelemeyi amaç
edinen "Dinler Tarihi" çalışmaları, başlangıçta
BİLİYOR MUSUNUZ? dinlere katı bir tarihçi mantığıyla bakmaya baş-
lamıştı. Daha sonra dinler hakkında yalnızca ta-
rihî bilgiler vermekle yetinmeyip aynı zamanda
Din Fenomenolojisi; dinlerdeki benzer
olay ve olguları aynı değerde görerek dinî duygu, yaşantı, tutum ve tavırları ele almayı
karşılaştırır. Bu yöntem, araştırmacıyı amaçlayan "Karşılaştırmalı Dinler Tarihi" tabiri or-
indirgemeci bir bakışa sürüklemesi, sadece taya çıkmıştır.
benzerliklerden yola çıkarak tarihî verileri
göz ardı etmesi ve hayali bir kurguya Katı dinler tarihçiliğinden kaçışı ifade eden
götürmesi gibi nedenlerle eleştirilmiştir. diğer bir kavram ise "Din Fenomenolojisi"dir. Din
Fenomenolojisi, dinin tarihî boyutunu göz ardı
(Kürşat Demirci, Dinler Tarihinin
Meseleleri, s. 10-13) ederek derin anlamını yakalamayı amaç edinmiş-
tir. Böylece ele aldığı konuyu herhangi bir yargıya
varmadan betimlemeyi amaçlamıştır. 15
14 Ramazan Adıbelli, “Katolik-Laik Tartışması Bağlamında Fransa’da Dinler Tarihi Disiplininin Oluşumu”, s. 115-133.
15 Kürşat Demirci, Dinler Tarihinin Meseleleri, s. 10-13.
22